ق ل ل

KÖK HARFLER: ق ل ل

ANLAM: 

قَلَّ : Sayı, miktar veya meblağ olarak sayılı, kıt veya az olmak. Hayır olarak yetersiz, eksik, yoksun olmak. Sayılı yardım edeni bulunmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
قَلَّ fiil-I 1 Az oldu 4/7
قَلَّلَ fiil-II 1 Azalttı, az gösterdi 8/44
أَقَلَّ fiil-IV 1 Kaldırdı 7/57
قَلِيلٌ isim 71 Az 3/197 Müennes: قَلِيلَةٌ
أَقَلُّ isim 2 En az, daha az 18/39

Toplam 76


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • قَلِيلٌ
    • يَسِيرٌ > bak: ي س ر
    • نَادِرٌ
  • قِلَّةٌ
    • بَعْضٌ > bak: ب ع ض
    • قَلِيلٌ > bu kök
    • نُدْرَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • قَلِيلٌ
    • وَفِيرٌ > bak: و ف ر
    • غَزِيرٌ
  • قِلَّةٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kalîl قَلِيل Az. Bodur kimse.
Kalîle قَلِيلَة Az olarak. Çok olmayan.
Kule ——— Çoğunlukla kare veya silindir biçimindeki yüksek yapı.
Kıllet قِلَّة Azlık.
Ekall أَقَلّ Daha az, en az, pek az. 
Ekalliyet ——— Etnik azınlık.
Taklîl تَقْلِيل Azaltma. 
İklâl إِقْلَال Azaltma, miktarını indirme.
Takallül تَقَلُّل Azalma, az olma.
Mütekallil مُتَقَلِّل Azalan, azalmış olan.
İstiklâl اِسْتِقْلَال Az bulma, az sayma. Kendi başına olmak, kimseye bağlı olmayış, müstakil oluş. 
İstiklâliyyet اِسْتِقْلَالِيَّة İstiklal üzere bulunma. Hür ve müstakil olma. Başlı başına buyruk olma.
Müstakill مُسْتَقِلّ Kendini idare edebilen. Başlıbaşına. Bağımsız.
Kallavi ——— 1: Vezir ve sadrazamların giydikleri bir çeşit kavuk. 2: Çok iri, kocaman.
Külah ——— İçine bazı şeyler koymak için huni biçiminde bükülmüş kâğıt kap.

Külah kelimesi, Farsça “soylulara mahsus yüksek başlık” anlamındaki külâh (كلاه) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime Arapçada “zirve, tepe” anlamındaki kulla(t) (قلّة) sözcüğü ile eş kökenlidir. (Nişanyan Sözlük) 

Ekalliyet kelimesi, “daha az, çok az” anlamındaki ekall (أقلّ) sözcüğünden “-iyet” ekiyle türetilmiştir. “Etnik azınlık” anlamında kullanımına 1920’lerden önce rastlanmaz. (Nişanyan Sözlük) 

Kallavi kelimesi, “kule şeklinde” anlamındaki kullevî (قلّوى) sözcüğünden geliyor olabilir; ancak bu kesin değildir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

قَلَّ : Fiil-I.

4:7وَلِلنِّسَاءِ نَصِيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ أَوْ كَثُرَ
Diyanet Meali:Ana, baba ve akrabaların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. (Allah), bırakılanın azından da çoğundan da (bunları farz kılınmış birer hisse olarak belirlemiştir).

قَلَّلَ : Fiil-II.

8:44وَيُقَلِّلُكُمْ فِي أَعْيُنِهِمْ لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا
Diyanet Meali:(Hani karşılaştığınız zaman onları gözlerinize az gösteriyor), sizi de onların gözlerinde azaltıyordu ki Allah, olacak bir işi gerçekleştirsin.

أَقَلَّ : Fiil-IV.

7:57حَتَّىٰ إِذَا أَقَلَّتْ سَحَابًا ثِقَالًا سُقْنَاهُ لِبَلَدٍ مَيِّتٍ
Diyanet Meali:Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz.

قَلِيلٌ : İsim. Müennesi: قَلِيلَةٌ

2:83ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْكُمْ وَأَنْتُمْ مُعْرِضُونَ
Diyanet Meali:Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.
2:88بَلْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلًا مَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Öyle değil. İnkârları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.
2:126قَالَ وَمَنْ كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلًا ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَىٰ عَذَابِ النَّارِ
Diyanet Meali:Allah da, “İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım.” demişti.
2:246فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ تَوَلَّوْا إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ
Diyanet Meali:Ama onlara savaş farz kılınınca içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler.
2:249فَشَرِبُوا مِنْهُ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ
Diyanet Meali:İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler.
4:46وَلَٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.
4:66مَا فَعَلُوهُ إِلَّا قَلِيلٌ مِنْهُمْ
Diyanet Meali:(Eğer biz onlara, “Hayatlarınızı feda edin veya yurtlarınızdan çıkın” diye yazmış olsaydık), içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı.
4:77قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَلِيلٌ وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ لِمَنِ اتَّقَىٰ وَلَا تُظْلَمُونَ فَتِيلًا
Diyanet Meali:De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”
4:83وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَاتَّبَعْتُمُ الشَّيْطَانَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.
4:142قَامُوا كُسَالَىٰ يُرَاءُونَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللَّهَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:(Onlar, namaza kalktıkları zaman) tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.
4:155بَلْ طَبَعَ اللَّهُ عَلَيْهَا بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Allah, evet, inkarlarına karşılık onların kalblerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır.
5:13وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَائِنَةٍ مِنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun.
7:86وَاذْكُرُوا إِذْ كُنْتُمْ قَلِيلًا فَكَثَّرَكُمْ
Diyanet Meali:“Hatırlayın ki, siz az (ve güçsüz) idiniz de O sizi çoğalttı.”
8:26وَاذْكُرُوا إِذْ أَنْتُمْ قَلِيلٌ مُسْتَضْعَفُونَ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz.
8:43إِذْ يُرِيكَهُمُ اللَّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلًا
Diyanet Meali:Hani Allah sana onları uykunda az gösteriyordu.
8:44وَإِذْ يُرِيكُمُوهُمْ إِذِ الْتَقَيْتُمْ فِي أَعْيُنِكُمْ قَلِيلًا
Diyanet Meali:Hani karşılaştığınız zaman onları gözlerinize az gösteriyordu.
9:38فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ
Diyanet Meali:Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.
9:82فَلْيَضْحَكُوا قَلِيلًا وَلْيَبْكُوا كَثِيرًا جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:Artık kazandıklarının karşılığı olarak, az gülsünler, çok ağlasınlar. *
11:40وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلَّا قَلِيلٌ
Diyanet Meali:Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.
11:116يَنْهَوْنَ عَنِ الْفَسَادِ فِي الْأَرْضِ إِلَّا قَلِيلًا مِمَّنْ أَنْجَيْنَا مِنْهُمْ
Diyanet Meali:(Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı.
12:47فَمَا حَصَدْتُمْ فَذَرُوهُ فِي سُنْبُلِهِ إِلَّا قَلِيلًا مِمَّا تَأْكُلُونَ
Diyanet Meali:“Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın.”
12:48يَأْكُلْنَ مَا قَدَّمْتُمْ لَهُنَّ إِلَّا قَلِيلًا مِمَّا تُحْصِنُونَ
Diyanet Meali:“(Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek,) saklayacağınız az bir miktar hariç bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek.”
17:52يَوْمَ يَدْعُوكُمْ فَتَسْتَجِيبُونَ بِحَمْدِهِ وَتَظُنُّونَ إِنْ لَبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Allah’ın sizi (kabirlerinizden) çağıracağı, sizin de O’na hamd ederek emrine hemen uyacağınız ve (kabirlerinizde) pek az kaldığınızı sanacağınız günü hatırla! *
17:62لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:“Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak) kontrolüm altına alacağım.”
17:76وَإِذًا لَا يَلْبَثُونَ خِلَافَكَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:(Seni o yerden, Mekke’den sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı.) Bunu yapabilselerdi, senin ardından orada pek az kalırlardı.
17:85قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُمْ مِنَ الْعِلْمِ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”
18:22قُلْ رَبِّي أَعْلَمُ بِعِدَّتِهِمْ مَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا قَلِيلٌ
Diyanet Meali:De ki: “Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Zaten onları pek az kimse bilir.”
23:40قَالَ عَمَّا قَلِيلٍ لَيُصْبِحُنَّ نَادِمِينَ
Diyanet Meali:Allah, “Yakın zamanda mutlaka pişman olacaklardır!” dedi.*
23:114قَالَ إِنْ لَبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا لَوْ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Allah, şöyle der: “Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.” *
28:58فَتِلْكَ مَسَاكِنُهُمْ لَمْ تُسْكَنْ مِنْ بَعْدِهِمْ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları!
31:24نُمَتِّعُهُمْ قَلِيلًا ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٍ
Diyanet Meali:Biz, onları (dünyada) biraz yararlandırırız. Sonra da onları ağır bir azaba sürükleriz. *
33:16وَإِذًا لَا تُمَتَّعُونَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:“O takdirde bile (hayatın zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız.”
33:18وَلَا يَأْتُونَ الْبَأْسَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Size katkıda cimri davranarak savaşa pek az gelirler.
33:20وَلَوْ كَانُوا فِيكُمْ مَا قَاتَلُوا إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
33:60لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُونَكَ فِيهَا إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada (lânete uğramış kimseler olarak) seninle pek az süre komşu kalacaklardır.
34:13وَقَلِيلٌ مِنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ
Diyanet Meali:Kullarımdan şükredenler pek azdır.
38:24إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ
Diyanet Meali:“Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.”
48:15فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَا بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Onlar, “Bizi kıskanıyorsunuz” diyeceklerdir. Hayır, onlar pek az anlarlar.
51:17كَانُوا قَلِيلًا مِنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
Diyanet Meali:Geceleri pek az uyurlardı. *
53:34وَأَعْطَىٰ قَلِيلًا وَأَكْدَىٰ
Diyanet Meali:Pek az verip de kaskatı cimrileşeni (gördün mü)? *
56:14وَقَلِيلٌ مِنَ الْآخِرِينَ
Diyanet Meali:Azı da sonrakilerdendir. *
73:2قُمِ اللَّيْلَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi; (yarısını ibadetle geçir). *
73:3نِصْفَهُ أَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا
Diyanet Meali:Yarısını (ibadetle geçir). Yahut bundan biraz eksilt. *
2:41وَلَا تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا وَإِيَّايَ فَاتَّقُونِ
Diyanet Meali:Âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin ve bana karşı gelmekten sakının.
2:79ثُمَّ يَقُولُونَ هَٰذَا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ لِيَشْتَرُوا بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا
Diyanet Meali:(Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar), sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler.
2:174وَيَشْتَرُونَ بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا أُولَٰئِكَ مَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ إِلَّا النَّارَ
Diyanet Meali:(Allah’ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip) onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar.
3:77إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, (işte onların ahirette bir payı yoktur).
3:187فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Fakat onlar verdikleri sözü, arkalarına atıp onu az bir karşılığa değiştiler.
3:197مَتَاعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
Diyanet Meali:(Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası! *
3:199لَا يَشْتَرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Allah’ın âyetlerini az bir değere satmazlar.
5:44فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin.
7:3وَلَا تَتَّبِعُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:(Rabbinizden size indirilene uyun). Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
7:10وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ
Diyanet Meali:(Andolsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik). Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!
9:9اشْتَرَوْا بِآيَاتِ اللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِهِ
Diyanet Meali:Allah’ın âyetlerini az bir karşılığa değiştiler de insanları O’nun yolundan alıkoydular.
16:95وَلَا تَشْتَرُوا بِعَهْدِ اللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Allah’a verdiğiniz sözü az bir karşılığa değişmeyin.
16:117مَتَاعٌ قَلِيلٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Diyanet Meali:(Dünyada elde ettikleri) az bir yararlanmadır. Hâlbuki (ahirette) onlara acıklı bir azap vardır. *
17:74وَلَوْلَا أَنْ ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدْتَ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْئًا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin. *
23:78وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ
Diyanet Meali:Hâlbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! *
26:54إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ
Diyanet Meali:Dedi ki, “Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur.” *
27:62أَإِلَٰهٌ مَعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!
32:9وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ
Diyanet Meali:Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
34:16وَأَثْلٍ وَشَيْءٍ مِنْ سِدْرٍ قَلِيلٍ
Diyanet Meali:(Onların bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar), acı ılgın ve biraz da sedir ağacı (bulunan iki bahçeye çevirdik).
39:8قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
Diyanet Meali:De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.”
40:58وَمَا يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَلَا الْمُسِيءُ قَلِيلًا مَا تَتَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:Kör ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz. *
44:15إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا إِنَّكُمْ عَائِدُونَ
Diyanet Meali:Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz. *
67:23وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ
Diyanet Meali:(De ki: “O, sizi yaratan) ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”
69:41وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz! *
69:42وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! *
73:11وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا
Diyanet Meali:Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. *
77:46كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ
Diyanet Meali:Ey inkâr edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız. *

قَلِيلَةٌ : İsim. Sıfat. Müennes. Müzekkeri: قَلِيلٌ

2:249كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ
Diyanet Meali:“Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır.”

أَقَلُّ : İsim. 

18:39إِنْ تَرَنِ أَنَا أَقَلَّ مِنْكَ مَالًا وَوَلَدًا
Diyanet Meali:“Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, (belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir).”
72:24فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِرًا وَأَقَلُّ عَدَدًا
Diyanet Meali:(Nihayet uyarıldıkları şeyi gördüklerinde) kimin yardımcısı daha zayıf, kimin sayısı daha azmış, bilecekler.