ق ص ص

KÖK HARFLER: ق ص ص

ANLAM: 

قَصَّ : (Saç) kesmek, kesip atmak, kırkmak ya da makaslamak. Birisini peşinden takip etmek. Birisinin izini veya ayak izlerini, onun ardından takip etmek. Birisinin izinden gitmeye veya onu izlemeye çabalamak, bunu yavaş yavaş yapmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
قَصَّ fiil-I 20 Hikaye etti, anlattı, nakletti, izledi, takip etti 28/25
قَصَصٌ isim 6 Kıssa, hikaye, takip 18/64
قِصَاصٌ isim 4 Kısas 2/178

Toplam 30

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • قَصَّ (a)
  • قَصَّ (b)
  • قَصَّ (c)
    • حَكَى
    • رَوَى

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kass قَصّ Göğüs.
Kasas قَصَص Haber vermek. Hikaye etmek, anlatmak.
Kısâs قِصَاص Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma.
Kıssa قِصَّة Kendisinden ders alınması gereken kısa hikâye.
İktisâs اِقْتِصَاص Kıssa. Hikayeyi ya da bir haberi doğruca söylemek. İntikam almak.
Makas مِقَاصّ 1: Ters çevrilmiş, baş aşağı getirilmiş. 2: Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç.
Takas تَقَاصّ Malın malla değişimi.

Takas kelimesi, “kısas etme, göze göz dişe diş” anlamına gelen takâss (تقاصّ) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük) 

Makas kelimesi, “kırpma aleti, makas” anlamına gelen mikass (مقاص) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime “kırptı” anlamındaki kassa (قصّ) fiilinden gelen alet ismidir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

قَصَّ :  Fiil-I. 

4:164 وَرُسُلًا قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali: Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik.
4:164 وَرُسُلًا قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلًا لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَ
Diyanet Meali: Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik.
6:57 إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ يَقُصُّ الْحَقَّ وَهُوَ خَيْرُ الْفَاصِلِينَ
Diyanet Meali: “Hüküm yalnızca Allah’a aittir. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır.”
6:130 أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي
Diyanet Meali: “İçinizden size âyetlerimi anlatan peygamberler gelmedi mi?”
7:7 فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيْهِمْ بِعِلْمٍ وَمَا كُنَّا غَائِبِينَ
Diyanet Meali: Andolsun, onlara (yaptıklarını) tam bir bilgi ile anlatacağız. Çünkü biz onlardan uzak değiliz. *
7:35 إِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي
Diyanet Meali: İçinizden size benim âyetlerimi anlatan Peygamberler gelirse..
7:101 تِلْكَ الْقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَائِهَا
Diyanet Meali: İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz.
7:176 فَاقْصُصِ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Şimdi onlara bu olayları anlat ki düşünsünler.
11:100 ذَٰلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْقُرَىٰ نَقُصُّهُ عَلَيْكَ مِنْهَا قَائِمٌ وَحَصِيدٌ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Bunlar o memleketlerin haberlerinden bazılarıdır. Onları sana anlatıyoruz. Onlardan ayakta duranlar da var, yıkılıp gidenler de. *
11:120 وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini pekiştirdiğimiz her bir haberi sana aktarıyoruz.
12:3 نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ
Diyanet Meali: Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz.
12:5 قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَىٰ إِخْوَتِكَ
Diyanet Meali: Babası, şöyle dedi: “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma.”
16:118 وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali: Daha önce sana anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram kılmıştık.
18:13 نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَأَهُمْ بِالْحَقِّ
Diyanet Meali: Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz.
20:99 كَذَٰلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ مَا قَدْ سَبَقَ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz.
27:76 إِنَّ هَٰذَا الْقُرْآنَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَكْثَرَ الَّذِي هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali: Şüphesiz bu Kur’an, İsrailoğullarına üzerinde ayrılığa düştükleri şeylerin çoğunu açıklıyor. *
28:11 وَقَالَتْ لِأُخْتِهِ قُصِّيهِ فَبَصُرَتْ بِهِ عَنْ جُنُبٍ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali: Annesi, Mûsâ’nın kız kardeşine, “Onu takip et” dedi. O da Mûsâ’yı, onlar farkına varmadan uzaktan gözledi. *
28:25 فَلَمَّا جَاءَهُ وَقَصَّ عَلَيْهِ الْقَصَصَ قَالَ لَا تَخَفْ
Diyanet Meali: Mûsâ, onun (Şu’ayb’ın) yanına gelip başından geçenleri ona anlatınca Şu’ayb, “Korkma” dedi.
40:78 وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ مِنْهُمْ مَنْ قَصَصْنَا عَلَيْكَ
Diyanet Meali: Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, (anlatmadıklarımız da var).
40:78 مِنْهُمْ مَنْ قَصَصْنَا عَلَيْكَ وَمِنْهُمْ مَنْ لَمْ نَقْصُصْ عَلَيْكَ
Diyanet Meali: Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var.

قَصَصٌ : İsim. 

3:62 إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْقَصَصُ الْحَقُّ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا اللَّهُ
Diyanet Meali: Şüphesiz bu (İsa hakkındaki) gerçek kıssadır. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.
7:176 فَاقْصُصِ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Şimdi onlara bu olayları anlat ki düşünsünler.
12:3 نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ
Diyanet Meali: Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz.
12:111 لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِأُولِي الْأَلْبَابِ
Diyanet Meali: Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.
18:64 قَالَ ذَٰلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِ فَارْتَدَّا عَلَىٰ آثَارِهِمَا قَصَصًا
Diyanet Meali: Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ederek gerisingeri döndüler. *
28:25 فَلَمَّا جَاءَهُ وَقَصَّ عَلَيْهِ الْقَصَصَ قَالَ لَا تَخَفْ
Diyanet Meali: Mûsâ, onun (Şu’ayb’ın) yanına gelip başından geçenleri ona anlatınca Şu’ayb, “Korkma” dedi.

قِصَاصٌ : İsim. 

2:178 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى
Diyanet Meali: Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı.
2:179 وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Diyanet Meali: Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz. *
2:194 الشَّهْرُ الْحَرَامُ بِالشَّهْرِ الْحَرَامِ وَالْحُرُمَاتُ قِصَاصٌ
Diyanet Meali: Haram ay, haram aya karşılıktır.  Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) kısas kuralına tabidir.
5:45 وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنْفَ بِالْأَنْفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ
Diyanet Meali: Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir.