KÖK HARFLER: ع ن و
ANLAM:
عَنَا : Alçakgönüllü, mütevazı, teslimiyetçi ve itaatkâr olmak. Boyun eğmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
عَنَا | fiil-I | 1 | Eğildi, boyun eğdi | 20/111 |
| Toplam | 1 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- عَنَا
- عَنَى
- قَصَدَ > bak: ق ص د
- أَفَادَ
- تَوَخَّى
- عِنَايَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Anâ’ | عَنَاء | Zahmet, meşakkat. |
|
Anve | عَنْوَة | 1: Kahretmek. 2: Galip olmak. | Anveten |
Anye | عَنْيَة | Güçlük, engel, zorluk, meşakkat. |
|
Ma’nâ | مَعْنَى | İç, içyüz. Bir sözden veya birşeyden anlaşılan. Lafzın delalet ettiği şey. | Mânidâr |
Mânen | مَعْنًا | Manaca. Mana cihetiyle. Ruhca. Esasca. Batınen. İç varlık bakımından. |
|
Mânevî | مَعْنَوِى | Görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, ruhani, tinsel, maddi karşıtı. |
|
Ya’nî | يَعْنِى | “Demek, şu demek ki” anlamlarında bir söz. |
|
Mâni | مَعَانٍ | Anlamlı sözler, vecizeler. |
|
İnâyet | عِنَايَة | İyilik, kayra, atıfet, ihsan, lütuf. |
|
Îtinâ | اِعْتِنَاء | Çok dikkat etmek. Özenmek. |
|
Mûtenâ | مُعْتَنَى | İhtimam edilmiş. Özenilmiş. Dikkat ve itina olunur halde olan. |
|
Mâni kelimesi, “anlamlı sözler, vecizeler” anlamındaki meâni (معانٍ) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, “anlam, anlamlı söz” anlamındaki ma’nâ (معنىَ) kelimesinin çoğuludur. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
عَنَا : Fiil-I.
20:111 | وَعَنَتِ الْوُجُوهُ لِلْحَيِّ الْقَيُّومِ وَقَدْ خَابَ مَنْ حَمَلَ ظُلْمًا |
Diyanet Meali: | Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hâkim ve onları koruyup gözeten Allah’a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen, mutlaka hüsrana uğramıştır. * |