د ر أ

KÖK HARFLER: د ر أ

ANLAM: 

دَرَأَ : Def etmek, gidermek. Şiddetli bir biçimde itmek, ittirmek.

AÇIKLAMA:

دَرْءٌ : İki yandan, taraftan birine meyletmek. “Eğriliğini izale ettim, giderdim, onu doğrulttum” anlamında قَوَّمْتُ دَرْأَهُ denir.

دَرَأْتُ عَنْهُ : Onu iki yanından, tarafından müdafaa ettim, savundum.

فُلاَنٌ ذُو تَدْرُئٍ : Filan kişi düşmanlarını def etme gücüne sahiptir.

دَارَأْتُهُ : Onu defettim.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَيَدْرَؤُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ : Kötülüğü iyilik ile savarlar (13/22). 

Yine şöyle buyurmuştur: وَيَدْرَأُ عَنْهَا الْعَذَابَ : Kadından azâbı … kaldırır (24/8).

Bir hadiste şöyle denmiştir: اِدْرَءُوا الْحُدُودَ بِالشُّبُهَاتِ : “Şüpheler vasıtasıyla hadleri, cezaları defediniz.” Had cezasını def edecek bir çarenin tekrar tekrar, gayretle, ciddiyetle araştırılmasına yönelik dikkatleri çekmek için böyle denmiştir. 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: قُلْ فَادْرَؤُوا عَنْ أَنْفُسِكُمُ الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ : De ki, “Eğer doğru iseniz, kendinizden ölümü savınız!” (3/168). 

Şu sözüne gelince: فَادَّارَأْتُمْ فِيهَا : Onun (katili) hakkında birbirinizle atışmıştınız (2/72). Buradaki فَادَّارَأْتُمْ kelimesi تَفَاعَلْتُمْ veznindedir. Aslı تَدَارَأْتُمْ şeklindedir. Tahfif amacıyla idgam yapılmak istenip ت harfi د harfine dönüştürülmüş ve idgamdan dolayı د harfi sükunlu okunmuştur. Sonra da kelimenin başına vasıl elifi getirilince kelime اِفَّاعَلْتُمْ veznine dahil olmuştur.

Âlimlerden biri, ادَّارَأْتُمْ fiilinin اِفْتَعَلْتُمْ vezninde olduğunu söylemiş ve şu açılardan hataya düşmüştür:

Birincisi: ادَّارَأْتُمْ kelimesi sekiz harf üzerine kurulurken اِفْتَعَلْتُمْ vezni yedi harf üzerine kuruludur.

İkincisi: Vasıl elifinden sonra gelen harf ت harfidir. O ise, böyle diyerek onu د harfi yapmıştır.

Üçüncüsü: İkinci harften sonra gelen harf د harfidir. O ise, bunu ت harfi yapmıştır.

Dördüncüsü: Aynel fiili sahih olan bir fiilde اِفْتِعَال veznindeki ت harfinden sonrası mutlaka harekeli olmak durumundadır. O ise, burada onu sakin hareketli yapmıştır.

Beşincisi: Burada ت ve د harfleri arasına zaid bir fiil girmiştir. Fakat اِفْتَعَلَ babında bu iki harfin arasına zaid bir harf girmez.

Altıncısı: Bunu söyleyen, aynel fiil olmadığı halde elif harfini aynen fiil konumuna getirmiştir.

Yedincisi: اِفْتَعَلَ vezninde ت harfinin öncesinde iki sonrasında da iki harf varken, ادَّارَأْتُمْ vezninde ت harfinin yerini tutan د harfinden sonra üç harf vardır. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

دَرَأَ (geniş zaman يَدْرَأُ mastar isim دَرْءٌ):

دَرَأَهُ : Onu şiddetli bir biçimde itti; onu ittirdi, iteledi ya da onu defetti.

دَرَأَ عَنْهُ الْحَدَّ : Ondan defetti, ya da onun belirlenen cezasını öteledi.

Yüce Peygamber’in (s.a.v) şöyle söylediği rivayet edilmektedir: اِدْرَؤُا الْحُدُودَ بِالشُّبْهَاتِ : Şüpheyle belirlenen cezayı kaldırın ya da öteleyin.

تَدَارَؤُوا : İhtilafa düştüler.

اِدَّرَأْتُمْ esasen şöyledir: تَدَارَأْتُم : İhtilaf veya münakaşa halinde birbirinizi suçladınız ya da suçlamaya çalıştınız.

اِدَّارَأْتُمْ فِيهَا : Onunla ilgili aranızda ihtilafa düştünüz veya onunla ilgili olarak tartıştınız ya da katletme işini birbirinizin üzerine attınız ya da atmaya çalıştınız, manasına gelmektedir (2:72).

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
دَرَأَ fiil-I 4 Bir şeyi ittirdi, iteledi, onu defetti.  3/168
اِدَّارَاَ fiil-VI 1 Atıştı, müdafaaya geçti, çekişti 2/72 Aslı: تَدَارَاَ

Toplam 5


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • دَرَأَ
  • دَرِيئَةٌ (a)
    • دَرْجٌ > bak: د ر ج
    • مِجَنٌّ > bak: ج ن ن
    • جَوْشَنٌ
    • تِرْسٌ
  • دَرِيئَةٌ (b)
  • دَرِيئَةٌ (c)

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

İndirâ’ اِنْدِرَاء (Su) dağılıp yayılma.
İddirâ’ اِدِّرَاء Hile ile aldatma. Anlama, derketme, kavrama, fehmetme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

دَرَأَ : Fiil-I. 

3:168 قُلْ فَادْرَءُوا عَنْ أَنْفُسِكُمُ الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Diyanet Meali: De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü savın.”
13:22 وَيَدْرَءُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عُقْبَى الدَّارِ
Diyanet Meali: Kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.
24:8 وَيَدْرَأُ عَنْهَا الْعَذَابَ أَنْ تَشْهَدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali: Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi) kadından cezayı kaldırır.*
28:54 أُولَٰئِكَ يُؤْتَوْنَ أَجْرَهُمْ مَرَّتَيْنِ بِمَا صَبَرُوا وَيَدْرَءُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ
Diyanet Meali: İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları karşılığında, mükâfatları kendilerine iki kez verilecektir.

اِدَّارَاَ : Fiil-VI. Aslı: تَدَارَاَ

2:72 وَإِذْ قَتَلْتُمْ نَفْسًا فَادَّارَأْتُمْ فِيهَا
Diyanet Meali: Hani, bir kimseyi öldürmüştünüz de suçu birbirinizin üstüne atmıştınız.