غ ض ب

KÖK HARFLER: غ ض ب

ANLAM: 

غَضِبَ : Birisine kızgın olmak, gazaplanmak, öfkelenmek ve ondan öç almak istemek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
غَضِبَ fiil-I 6 Kızdı, hiddetlendi 60/13
غَضَبٌ isim 14 Kızgınlık, gazap 24/9
مَغْضُوبٌ isim 1 Hiddet duyulan, gadablanılan, öfkelenilen 1/7
غَضْبَانٌ isim 2 Öfkeli, kızgın 20/86
مُغَاضِبٌ isim 1 Arayı açan, bozuşan, öfkelenen 21/87

Toplam 24

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

  • غَضَبٌ
    • سُخْطٌ > bak: س خ ط
    • غَيْظٌ > bak: غ ي ظ
    • ضِيقٌ > bak: ض ي ق
    • بَرْطَمَةٌ
    • كَمَدٌ
    • حِنْقٌ
  • غَاضِبٌ
  • غَضْبَانُ

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

GAZAP ile SUHT kelimeleri arasındaki fark

( س خ ط – غ ض ب )

Gazap, küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe yönelik olabilir. Suht ise, ancak büyükten küçüğe yönelik olur. (Farklar Sözlüğü 177) Bknz: ( س خ ط )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Gazab غَضَب Öfke.
Gudûbet غُضُوبَة Yüzüne bakılmayacak kadar sevimsiz ve çirkin.
Gazbân (Gadbân) غَضْبَان Dargın, kızgın
Magzûb مَغْضُوب Gazap olunmuş.
Mugâzıb مُغَاضِب Gazap eden, kızan, hiddetlenen.
İgzâb إِغْضَاب Gazaba getirme.
Tegazzüb تَغَضُّب Öfkelenme
Mütegazzıb مُتَغَضِّب Hiddetlenen, öfkelenen, kızan, gazaba gelen
İstigzâb اِسْتِغْضَاب Öfkelendirme, kızdırma, gazaba getirme

Gudubet kelimesi, “aşırı gazaplı” anlamına gelen gadûb (غضوب) sözcüğünden gelmektedir. Müenneslik alameti olan “te” eki, Türkçe halk ağızlarında eklenmiş olmalıdır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

غَضِبَ :  Fiil-I. 

4:93 وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا
Diyanet Meali: Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.
5:60 مَنْ لَعَنَهُ اللَّهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَازِيرَ
Diyanet Meali: “Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimselerdir.”
42:37 وَإِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ يَغْفِرُونَ
Diyanet Meali: Öfkelendikleri zaman bağışlayanlar…
48:6 وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَلَعَنَهُمْ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali: Allah onlara gazap etmiş, onları lânetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır.
58:14 أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ تَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali: Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez misin?
60:13 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali: Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği bir toplumu dost edinmeyin.

غَضَبٌ : İsim. 

2:61 وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ
Diyanet Meali: Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar, Allah’ın gazabına uğradılar.
2:90 فَبَاءُوا بِغَضَبٍ
Diyanet Meali: Bu yüzden (gazap üstüne) gazaba uğradılar.
2:90 عَلَىٰ غَضَبٍ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُهِينٌ
Diyanet Meali: Bu yüzden gazap üstüne (gazaba uğradılar). İnkâr edenlere alçaltıcı bir azap vardır.
3:112 وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ
Diyanet Meali: Onlar Allah’ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı.
7:71 قَالَ قَدْ وَقَعَ عَلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ رِجْسٌ وَغَضَبٌ
Diyanet Meali: Hûd, “Artık size Rabbinizden bir azap ve öfke inmiştir.” dedi.
7:152 إِنَّ الَّذِينَ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali: Buzağıyı ilâh edinenlere mutlaka (ahirette) Rablerinden bir gazab erişecektir.
7:154 وَلَمَّا سَكَتَ عَنْ مُوسَى الْغَضَبُ أَخَذَ الْأَلْوَاحَ
Diyanet Meali: Mûsâ’nın öfkesi dinince (attığı) levhaları aldı.
8:16 فَقَدْ بَاءَ بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ وَمَأْوَاهُ جَهَنَّمُ
Diyanet Meali: Mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir.
16:106 وَلَٰكِنْ مَنْ شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْرًا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِنَ اللَّهِ
Diyanet Meali: Böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner.
20:81 وَلَا تَطْغَوْا فِيهِ فَيَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبِي
Diyanet Meali: “Bu konuda aşırı da gitmeyin, yoksa üzerinize gazabım iner.”
20:81 وَمَنْ يَحْلِلْ عَلَيْهِ غَضَبِي فَقَدْ هَوَىٰ
Diyanet Meali: “Gazabım da kimin üzerine inerse, o muhakkak helâk olmuş demektir.”
20:86 أَمْ أَرَدْتُمْ أَنْ يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَخْلَفْتُمْ مَوْعِدِي
Diyanet Meali: “Yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?”
24:9 وَالْخَامِسَةَ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Diyanet Meali: Beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi…*
42:16 حُجَّتُهُمْ دَاحِضَةٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ
Diyanet Meali: … delilleri Rableri katında batıldır. Onlara bir gazap vardır. Onlar için çetin bir azap vardır.

مَغْضُوبٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

1:7 صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali: Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna (ilet); gazaba uğrayanlarınkine değil.

غَضْبَانٌ : İsim. 

7:150 وَلَمَّا رَجَعَ مُوسَىٰ إِلَىٰ قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا قَالَ بِئْسَمَا خَلَفْتُمُونِي مِنْ بَعْدِي
Diyanet Meali: Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız!” dedi.
20:86 فَرَجَعَ مُوسَىٰ إِلَىٰ قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا
Diyanet Meali: Bunun üzerine Mûsâ, öfke dolu ve üzgün bir hâlde halkına döndü.

مُغَاضِبٌ : İsim. İsm-i Fâil. Mufâale Bâbı (III. Bâb)

21:87 وَذَا النُّونِ إِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ
Diyanet Meali: Zünnûn’u da hatırla.  Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı.