ع ر ر

KÖK HARFLER: ع ر ر

ANLAM: 

عَرَّ : (Develer) uyuz ve kötü olmak. Birisine çamur atmak; onu kötülükle itham etmek, paylamak; birisine zulmetmek, onu yermek ve onun malını almak. Birisine berbat bir şey yapmak; ona hoşlanmadığı şey yapmak. Evine bir ziyaretçi olarak uğramak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
مُعْتَرٌّ isim 1 Perişan, sefil, adi 22/36
مَعَرَّةٌ isim 1 Ayıp, leke, utanç 48/25

Toplam 2

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • عَرَّ
  • مَعَرَّةٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • عَرَّ
    • عَظَّمَ > bak: ع ظ م
    • أَكْرَمَ > bak: ك ر م
    • أَكْبَرَ > bak: ك ب ر
    • مَدَحَ
    • قَرَّظَ
    • فَخَّمَ
  • مَعَرَّةٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Âr عَارّ Utanma, ar. Arsız
Mu’terr مُعْتَرّ Pek fakir olduğu halde dilenmeyip lisan-ı hal ile durumunu anlatan kimse.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

مُعْتَرٌّ : İsim. 

22:36فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ
Diyanet Meali:Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin.

مَعَرَّةٌ : İsim.

48:25فَتُصِيبَكُمْ مِنْهُمْ مَعَرَّةٌ بِغَيْرِ عِلْمٍ
Diyanet Meali:(Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları) bilmeyerek (ezmeniz) ve böylece size bir eziyet  gelecek olmasaydı, (Allah, Mekke’ye girmenize izin verirdi).