ث خ ن

KÖK HARFLER:  ث خ ن

ANLAM: 

ثَخُنَ ve ثَخَن : Kalın, büyük veya kaba olmak. Sert, sağlam veya güçlü olmak. Kalınlaşmak veya yoğunlaşmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

ثَخُنَ ve ثَخَنَ (geniş zamanlı يَثْخُنُ mastar isim ثُخُونَةً ve ثَخَانَةً ve ثَخِنًا): Kalın, büyük veya kabaydı ya da o hale geldi, sert, sağlam veya güçlüydü ya da öyle oldu; kalınlaştı veya yoğunlaştı.

اَثْخَنَهُ : Onu kalın, iri, güçlü, yoğun, sert vb. hale getirdi; o kişi veya şey onu zayıflattı veya kuvvetten düşürdü.

اَثْخَنَهُ : Onu çok fazla veya aşırı derecede dövdü.

اَثْخَنْتُهُ : Onu yaralayarak güçten düşürdüm.

اَثْخَنَ فِى الْاَمْرِ : Mesele uğruna oldukça gayret sarf etti.

اَثْخَنَ فِى الْعَدُوِّ : Düşmanı büyük bir bozguna uğrattı.

اَثْخَنَ فِى الْاَرْضِ : Ülkede büyük bir katliam yaptı.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
أَثْخَنَ fiil-IV 2 Ağır bastı, belini kırdı, yaralamakla zayıflattı 8/67

Toplam 2

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • ثَخُنَ
  • ثَخِينٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Sahîn ثَخِين Kalın. Sık. Katı.
Sihan ثِخَن Kalınlık.
İshân إِثْخَان Kalınlaştırmak.
Sehânet ثَخَانَة Kalınlık
Sühûnet ثُخُونَة Katılık, peklik.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَثْخَنَ : Fiil-IV. 

8:67 مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَنْ يَكُونَ لَهُ أَسْرَىٰ حَتَّىٰ يُثْخِنَ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali: Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. 
47:4 حَتَّىٰ إِذَا أَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ
Diyanet Meali: Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın).