ت ن ر

KÖK HARFLER:  ت ن ر

ANLAM: 

تَنُّورٌ : Ekmek pişirilen bir tür ocak veya fırın; zeminin yüzeyi; yerin veya toprağın en üst bölümü; suyun fışkırdığı herhangi bir yer; örneğin pınar vs.; bir vadide suyun toplandığı yer; şafağın sökmesi.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet
تَنُّورٌ isim 2 Fırın, kaynak 11/40

Toplam 2

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Yok.

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir.

Tennûr تَنُّور Tandır. Çoğulu: Tenânîr
Tennûre
1: Yol ocağı, taşınabilir ocak. 2: Mevlevi giysisi, (sobaya benzediği için).
Tandır ——— Yere çukur kazılarak yapılan bir tür fırın.

Tandır kelimesi, Arapça ve Farsça تنّور , ”fırın, özellikle kilden yapılan kuyu şeklinde fırın” sözcüğünden alıntıdır. Çok erken tarihten itibaren Batı Asya dillerine yayılmış bir kültür sözcüğüdür. (Nişanyan Sözlük)

Tennure: Arapça ve Farsça تنّور , ”fırın, tandır” sözcüğünden türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük)

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

تَنُّورٌ : İsim.

11:40 حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ
Diyanet Meali: Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca (sular coşup taşınca) Nûh’a dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift … ona yükle.”
23:27 فَإِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ فَاسْلُكْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ
Diyanet Meali: Bizim emrimiz gelip de tandır kaynamaya başlayınca, (sular coşup taştığında Nûh’a) dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift … gemiye al.”