ر ح ب

KÖK HARFLER: ر ح ب

ANLAM: 

رَحُبَ – رَحِبَ : (Ev) etraflı, havadar, geniş veya ferah olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
رَحُبَ fiil-I 2 Genişledi, geniş oldu 9/25
مَرْحَبًا isim 2 Hoş geldin, rahat ol, çekinme, merhaba 38/59

Toplam 4

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • رَحُبَ
    • ضَاقَ > bak: ض ي ق
    • اِنْحَصَرَ > bak: ح ص ر
    • تَقَلَّصَ
  • رَحَّبَ
    • عَيَّرَ > bak: ع ي ر
    • ذَمَّ > bak: ذ م م
    • هَجَا
    • ثَلَبَ
    • شَنَّعَ
  • رَحْبٌ / رَحِيبٌ
    • ضَيِّقٌ > bak: ض ي ق
    • مُنْحَصِرٌ > bak: ح ص ر
    • مَحْصُورٌ > bak: ح ص ر
    • مُتَقَلِّصٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Rahîb رَحِيب Bol, geniş.
Terhîb تَرْحِيب Hal hatır sorma.
Terhîbât تَرْحِيبَات Hal ve hatır sormalar.
Merhabâ مَرْحَبًا Şadlık, neşeli oluş. Genişlik, vüs’at.
İrhâb إِرْحَاب Bollanma, bol olma. Genişleme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

رَحُبَ : Fiil-I.

9:25 وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُمْ مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali: Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisingeriye dönüp kaçmıştınız.
9:118 حَتَّىٰ إِذَا ضَاقَتْ عَلَيْهِمُ الْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ وَضَاقَتْ عَلَيْهِمْ أَنْفُسُهُمْ
Diyanet Meali: Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmıştı.

مَرْحَبٌ : مَرْحَبًا : İsim. (بِ ile kullanılır)

38:59 هَٰذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ مَعَكُمْ لَا مَرْحَبًا بِهِمْ إِنَّهُمْ صَالُو النَّارِ
Diyanet Meali: (Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.”*
38:60 قَالُوا بَلْ أَنْتُمْ لَا مَرْحَبًا بِكُمْ أَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا فَبِئْسَ الْقَرَارُ
Diyanet Meali: O grup da, “Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!” der.*