م ر أ

KÖK HARFLER: م ر أ

ANLAM: 

مَرَأَ / مَرِأَ / مَرُأَ: (Yiyecek) iyi, kolayca sindirilebilir, boğazdan kolay geçen, sağlıklı olmak.

مَرِأَ : Biçim veya konuşma olarak bir kadın gibi oldu.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
مَرٖىءٌ isim 1 Boğazdan kolayca geçen, afiyet verici 4/4
مَرْءٌ isim 4 Erkek şahıs, adam 8/24
إِمْرَءٌ isim 7 Erkek kişi, kimse 19/28
إِمْرَأَةٌ isim 26 Kadın, karı, dişi şahıs 12/30

Toplam 38

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • مَرَأَ (a)
  • مَرَأَ (b)
    • نَفَعَ > bak: ن ف ع
    • أَفَادَ
    • أَجْدَى
  • مَرْءٌ
  • مَرِيءٌ
  • مُرُوءَةٌ
    • أَنَفَةٌ > bak: أ ن ف
    • حَمِيَّةٌ > bak: ح م ي
    • عِزَّةٌ > bak: ع ز ز
    • نَخْوَةٌ
    • دَمَاثَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • مَرَأَ (a)
    • فَسُدَ > bak: ف س د
    • أَسِنَ > bak: أ س ن
    • أَجِنَ
    • أَنْتَنَ
  • مَرَأَ (b)
  • مَرِيءٌ
  • مُرُوءَةٌ
    • صَغَارٌ > bak: ص غ ر
    • وَضَاعَةٌ > bak: و ض ع
    • حَقَارَةٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Mer’ مَرْء Er, erkek. Güzel manzara.
Merî’ مَرِيئ Yemek borusu. Boğazdan kolayca geçen.
İmree(t) إِمْرَأَة Kadın. Hatun. Avrat.
Murûet (Mürüvvet) مُرُوءَة İnsaniyet, mertlik, yiğitlik. Cömertlik, iyilikseverlik.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

مَرٖىءٌ : İsim. 

4:4فَإِنْ طِبْنَ لَكُمْ عَنْ شَيْءٍ مِنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَرِيئًا
Diyanet Meali:Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.

مَرْءٌ : İsim. 

2:102فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ
Diyanet Meali:Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı.
8:24وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Diyanet Meali:Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.
78:40يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ
Diyanet Meali:Kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı gün…
80:34يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ
Diyanet Meali:Kişinin kardeşinden … kaçacağı gün…*

إِمْرَءٌ / إِمْرِئٌ / إِمْرُؤٌ : İsim. 

4:176إِنِ امْرُؤٌ هَلَكَ لَيْسَ لَهُ وَلَدٌ وَلَهُ أُخْتٌ فَلَهَا نِصْفُ مَا تَرَكَ
Diyanet Meali:Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur.
19:28يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ
Diyanet Meali:“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi.”
24:11لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ مَا اكْتَسَبَ مِنَ الْإِثْمِ
Diyanet Meali:Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır.
52:21كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
Diyanet Meali:Herkes kazandığı karşılığında rehindir.
70:38أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
Diyanet Meali:Onlardan her biri Naîm cennetine sokulacağını mı umuyor? *
74:52بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُنَشَّرَةً
Diyanet Meali:Hatta onlardan her bir kişi, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor. *
80:37لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ
Diyanet Meali:İşte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. *

إِمْرَأَةٌ : İsim. Müennes.

2:282فَإِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ
Diyanet Meali:(Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz (iki erkeği); eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun.
3:35إِذْ قَالَتِ امْرَأَتُ عِمْرَانَ رَبِّ إِنِّي نَذَرْتُ لَكَ مَا فِي بَطْنِي
Diyanet Meali:Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım.” demişti.
3:40وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ
Diyanet Meali:“Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken (benim nasıl çocuğum olabilir?)”
4:12وَإِنْ كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلَالَةً أَوِ امْرَأَةٌ وَلَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ
Diyanet Meali:Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer.
4:128وَإِنِ امْرَأَةٌ خَافَتْ مِنْ بَعْلِهَا نُشُوزًا أَوْ إِعْرَاضًا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا
Diyanet Meali:Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, (uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde) ikisine de bir günah yoktur.
7:83فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:Bunun üzerine biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu. *
11:71وَامْرَأَتُهُ قَائِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِإِسْحَاقَ
Diyanet Meali:İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik..
11:81وَلَا يَلْتَفِتْ مِنْكُمْ أَحَدٌ إِلَّا امْرَأَتَكَ إِنَّهُ مُصِيبُهَا مَا أَصَابَهُمْ
Diyanet Meali:“İçinizden kimse ardına bakmasın. Ancak karın müstesna. (Onu bırak.) Çünkü onların (kavminin) başına gelecek olan azap, onun başına da gelecektir.”
12:21وَقَالَ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِنْ مِصْرَ لِامْرَأَتِهِ أَكْرِمِي مَثْوَاهُ
Diyanet Meali:Onu satın alan Mısırlı kişi, hanımına dedi ki: “Ona iyi bak.”
12:30وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَتُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَنْ نَفْسِهِ
Diyanet Meali:Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş.” dediler.
12:51قَالَتِ امْرَأَتُ الْعَزِيزِ الْآنَ حَصْحَصَ الْحَقُّ
Diyanet Meali:Aziz’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı…” dedi.
15:60إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:Lût’un karısı dışında… Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik. *
19:5وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا
Diyanet Meali:“Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır.”
19:8قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا
Diyanet Meali:Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi.
27:23إِنِّي وَجَدْتُ امْرَأَةً تَمْلِكُهُمْ وَأُوتِيَتْ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ
Diyanet Meali:“Ben, onlara (Sebe halkına) hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş bir kadın gördüm.”
27:57فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak karısı başka. Onun geride kalıp helâk olmasını takdir ettik. *
28:9وَقَالَتِ امْرَأَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لِي وَلَكَ
Diyanet Meali:Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)!”
28:23وَوَجَدَ مِنْ دُونِهِمُ امْرَأَتَيْنِ تَذُودَانِ
Diyanet Meali:Bunların yanında da koyunlarını suya salmamak için uğraşan iki kız gördü.
29:32لَنُنَجِّيَنَّهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:“Biz, onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Ancak karısı başka. O, geri kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”
29:33إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:“Biz, seni ve aileni kurtaracağız. Ancak karın başka. O, geride kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”
33:50وَامْرَأَةً مُؤْمِنَةً إِنْ وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِيِّ
Diyanet Meali:Mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, (Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği) herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.)
51:29فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ
Diyanet Meali:Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. “Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi. *
66:10ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ كَفَرُوا امْرَأَتَ نُوحٍ
Diyanet Meali:Allah, inkâr edenlere, Nûh’un karısı (ile Lût’un karısını) örnek gösterdi.
66:10وَامْرَأَتَ لُوطٍ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ
Diyanet Meali:(Allah, inkâr edenlere, Nûh’un karısı) ile Lût’un karısını (örnek gösterdi). Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı.
66:11وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ آمَنُوا امْرَأَتَ فِرْعَوْنَ
Diyanet Meali:Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi.
111:4وَامْرَأَتُهُ حَمَّالَةَ الْحَطَبِ
Diyanet Meali:Sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir). *