ل س ن

KÖK HARFLER: ل س ن

ANLAM: 

لَسِنَ : Konuşması düzgün, açık ve nezih olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
لِسَانٌ isim 25 Tatma hassası; dil 14/4 Çoğulu: أَلْسِنَةٌ

Toplam 25


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

  • لِسَانٌ
    • لُغَةٌ > bak: ل غ و
    • لَهْجَةٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Lisân لِسَان Dil. Konuşma dili.  Çoğulu: Lüsn, Lüsün, Elsine
Lisâniyyât لِسَانِيَّات Dil bilimi.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

لِسَانٌ : İsim. Çoğulu: أَلْسِنَةٌ

3:78 وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ
Diyanet Meali: Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler..
4:46 وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِأَلْسِنَتِهِمْ
Diyanet Meali: Dillerini eğip bükerek”İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ”  (derler).
5:78 لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ لِسَانِ دَاوُودَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ
Diyanet Meali: İsrailoğullarından inkâr edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlendi.
14:4 وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ
Diyanet Meali: Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın.
16:62 وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَىٰ
Diyanet Meali: En güzel sonuç kendilerininmiş diye dilleri de yalan uyduruyor.
16:103 لِسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ
Diyanet Meali: İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır.
16:103 وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُبِينٌ
Diyanet Meali: Bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır.
16:116 وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ
Diyanet Meali: Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin.
19:50 وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا
Diyanet Meali: Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik). *
19:97 فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنْذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا
Diyanet Meali: Ey Muhammed! Biz, Allah’a karşı gelmekten sakınanları Kur’an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık. *
20:27 وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي
Diyanet Meali: “Dilimdeki tutukluğu çöz..” *
24:15 إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُمْ مَا لَيْسَ لَكُمْ بِهِ عِلْمٌ
Diyanet Meali: Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyordunuz.
24:24 يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali: İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde…*
26:13 وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي
Diyanet Meali: “Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam.”
26:84 وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ
Diyanet Meali: “Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.” *
26:195 بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُبِينٍ
Diyanet Meali: Apaçık Arapça bir dil ile…*
28:34 هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي
Diyanet Meali: “Kardeşim Hârûn’un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder.”
30:22 وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ
Diyanet Meali: Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir.
33:19 فَإِذَا ذَهَبَ الْخَوْفُ سَلَقُوكُمْ بِأَلْسِنَةٍ حِدَادٍ
Diyanet Meali: Korku gidince de (ganimete karşı aşırı düşkünlük göstererek) sizi keskin dillerle incitirler.
44:58 فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar. *
46:12 وَهَٰذَا كِتَابٌ مُصَدِّقٌ لِسَانًا عَرَبِيًّا لِيُنْذِرَ الَّذِينَ ظَلَمُوا
Diyanet Meali: Bu ise, onu doğrulayan ve zulmedenleri uyarmak, (iyilik yapanlara müjde olmak) üzere Arap diliyle indirilmiş bir kitaptır.
48:11 يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali: Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler.
60:2 وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ
Diyanet Meali: Size ellerini ve dillerini kötülükle uzatırlar.
75:16 لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. *
90:9 وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ
Diyanet Meali: Bir dil, iki dudak…*