ق س ط

KÖK HARFLER: ق س ط

ANLAM: 

قَسَطَ: 

  1. Doğru yoldan sapmak; adaletsiz veya haksız bir biçimde davranmak. 
  2. (Vali vb) adil olmak. (Bu fiil zıt anlamlı kelimelerdendir.)

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
أَقْسَطَ fiil-IV 3 Adaletli davrandı 4/3
قِسْطٌ isim 15 Adalet 55/9
مُقْسِطٌ isim 3 Adaletli davranan 60/8
قَاسِطٌ isim 2 Zalim olan, hak yoldan sapan 72/14
أَقْسَطُ isim 2 Daha adaletli, daha doğru 33/5

Toplam 25

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

NASÎB ile KIST kelimeleri arasındaki fark

( ق س ط – ن ص ب )

Nasîb’in, adaletli veya adaletsiz olarak, istihkaktan, yani hak edilenden eksik veya fazla olması caizdir. Bu nedenle “nasibi az olmak” veya “nasibi çok olmak” gibi ifadeler kullanılmaktadır. Kıst ise “adil hisse”dir. Kıst, paylaşımdan pay alanın, kendisine verilmesi gereken ve kendisi için zorunlu olan payıdır. (Farklar Sözlüğü 236) Bknz: ( ن ص ب )

‘ADL ile KIST kelimeleri arasındaki fark

( ع د لق س ط )

Kıst, “apaçık adâlet”tir. Bundan dolayı ölçü ve tartı aleti, kıst diye isimlendirilmiştir. Çünkü açıkça gözle görülebilmesi için, tartıdaki adalet somut bir biçimde ortaya konulur. Ama ‘adl bazan gizli de olabilir. (Farklar Sözlüğü 345) Bknz: ( ع د ل )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kıst قِسْط Pay. Hisse. Nasib. Kısım. 
Aksat أَقْسَط Daha doğru. 
Taksît تَقْسِيط Belli zamanlarda parça parça ödeme.
İksât إِقْسَاط Doğruluk ve hakkaniyet gösterme.
Muksit مُقْسِط Haklı iş gören.
İktisât اِقْتِسَاط Bölüşmek.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أقْسَطَ : Fiil-IV. 

4:3 وَإِنْ خِفْتُمْ أَلَّا تُقْسِطُوا فِي الْيَتَامَىٰ فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَاءِ
Diyanet Meali: Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.
49:9 فَإِنْ فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا
Diyanet Meali: Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın.
60:8 لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ
Diyanet Meali: Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez.

قِسْطٌ : İsim. 

3:18 شَهِدَ اللَّهُ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ وَالْمَلَائِكَةُ وَأُولُو الْعِلْمِ قَائِمًا بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali: Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler.

3:21

وَيَقْتُلُونَ الَّذِينَ يَأْمُرُونَ بِالْقِسْطِ مِنَ النَّاسِ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Diyanet Meali: İnsanlardan adaleti emredenleri öldürenler var ya, onları elem dolu bir azap ile müjdele.
4:127 وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَنْ تَقُومُوا لِلْيَتَامَىٰ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali: Zavallı çocuklara ve yetimlere âdil davranmanıza dair, (size okunmakta olan âyetler de bunu açıklıyor).
4:135 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلَّهِ
Diyanet Meali: Ey iman edenler! Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun.
5:8 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلَّهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali: Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun.
5:42 وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
Diyanet Meali: Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.
6:152 وَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali:  Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın.
7:29 قُلْ أَمَرَ رَبِّي بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali: De ki: “Rabbim adaleti emretti.”
10:4 لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali: İman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için…
10:47 فَإِذَا جَاءَ رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Diyanet Meali: Onların peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
10:54 وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Diyanet Meali: Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir.
11:85 وَيَا قَوْمِ أَوْفُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali: “Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın.”
21:47 وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali: Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız.
55:9 وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ
Diyanet Meali: Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. *
57:25 وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali: Ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler.

مُقْسِطِينَ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مُقْسِطٌ 

5:42 وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
Diyanet Meali:
Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.
49:9 فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
Diyanet Meali: Aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.
60:8 أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
Diyanet Meali: (Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere) iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.

قَاسِطُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: قَاسِطٌ

72:14 وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ
Diyanet Meali: “Kuşkusuz içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var.”
72:15 وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا
Diyanet Meali: “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.” *

أَقْسَطُ : İsim. 

2:282 ذَٰلِكُمْ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ وَأَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَىٰ أَلَّا تَرْتَابُوا
Diyanet Meali: Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir.
33:5 ادْعُوهُمْ لِآبَائِهِمْ هُوَ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali: Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir.