ق ص ر

KÖK HARFLER: ق ص ر

ANLAM: 

قَصُرَ : Kısa olmak. Kısaltmak. Bir şeyi yapmayı yarıda kesmek; vazgeçmek, peşini bırakmak. Bir şeyi yapamamak ya da yapmaya gücü yetmemek. Bir kişiyi veya şeyi sınırlamak, kısıtlamak, sınırlandırmak, alıkoymak, engellemek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
قَصَرَ fiil-I 1 Kısalttı 4/101
أَقْصَرَ fiil-IV 1 Vazgeçti, bıraktı 7/202
قَصْرٌ isim 4 Saray, köşk, şato; ağaç kökünün büyükleri 22/45 Çoğulu: قُصُورٌ
مَقْصُورَةٌ isim 1 Kapatılmış yahut dışarı çıkmaktan men edilmiş olan (Müennes) 55/72
قَاصِرَةٌ isim 3 Kısaltan (Müennes) 37/48
مُقَصِّرٌ isim 1 Çokça kısaltan 48/27

Toplam 11


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kasr (Kasır) قَصْر Köşk.  Çoğulu: Kusûr
Kasr قَصْر Kısa olmak. Kısa kesmek. Birisini bir hususa, bir işe tahsis etmek.
Kasîr قَصِير Kısa boylu.
Kusur قُصُور Kasırlar. Saraylar. Köşkler. Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve acizlik. İhmal. 
Kâsırât قَاصِرَات Kapanmış kadınlar.
Maksûr مَقْصُور Zoraki, cebren. Elinde ve ihtiyarında olmadan.
Taksîr تَقْصِير Kısaltma, kısma. Kusur, kabahat, hata, suç, günah.
Taksîrât تَقْصِيرَات Kusurlar, suçlar.
Mukassır مُقَصِّر Yapmaktan çekinen.
İksâr إِقْصَار Bir şeyi yapmak imkanı varken yapmama.
Takâsur تَقَاصُر Bir işi mümkün iken yapmama. Esirgeme.
İktisâr اِقْتِصَار Yetinmek.
Muktesır مُقْتَصِر Kısa kesen, iktisar eden.
Kasara ——— Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte.

Kasara kelimesi, dilimize İtalyanca ve Venedikçeden geçmiştir, cássaro kelimesi “geminin en üst güvertesi, kaptan köşkü” anlamındadır. Bu kelime, Arapçada “köşk” anlamına gelen kasr (قصر) kelimesinden İtalyancaya geçmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

قَصَرَ :  Fiil-I. 

4:101 فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلَاةِ
Diyanet Meali: (Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız), namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur.

أَقْصَرَ :  Fiil-IV. 

7:202 وَإِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ
Diyanet Meali: Şeytanlara kardeş olanlara gelince, şeytanlar onları azgınlığın içine çekerler, sonra da bundan hiç geri durmazlar. *

قَصْرٌ : İsim. Çoğulu: قُصُورٌ

7:74 تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا
Diyanet Meali: “Yerin ovalarında köşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz.”
22:45 فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَشِيدٍ
Diyanet Meali: (Halkı zulmetmekteyken helâk ettiğimiz, böylece duvarları), çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış (nice memleketler), nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem saraylar vardır!
25:10 وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُورًا
Diyanet Meali: Sana saraylar kurabilecek olan (Allah’ın şanı yücedir).
77:32 إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
Diyanet Meali: Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar. *

مَقْصُورَاتٌ : İsim. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مَقْصُورَةٌ

55:72 حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ
Diyanet Meali: Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir. *

قَاصِرَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: قَاصِرَةٌ  Müzekkeri : قَاصِرٌ  

37:48 وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ
Diyanet Meali: Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. *
38:52 وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ
Diyanet Meali: Yanlarında gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır. *
55:56 فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Diyanet Meali: Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. *

مُقَصِّرِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مُقَصِّرٌ

48:27 آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ
Diyanet Meali: (Allah dilerse), siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan (Mescid-i Haram’a gireceksiniz).