ق ر ب

KÖK HARFLER: ق ر ب

ANLAM: 

قَرَبَ : Bir şeye yakın olmak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
قَرَبَ fiil-I 11 Yaklaştı, mübaşeret etti, yaptı, işledi 4/43
قَرَّبَ fiil-II 5 Allah’ın rızasına nail olmak için takdim etti, yakınlaştırdı 51/27
اِقْتَرَبَ fiil-VIII 5 Çok yaklaştı, pek yakın oldu 21/1
قُرْبَةٌ isim 2 (Allah’ın rızasına) yaklaştırıcı, (Allah katında) yakınlık sağlayıcı husus 9/99 Çoğul: قُرُبَاتٌ
قَرِيبٌ isim 26 Yakın 14/44
قُرْبَى isim 16 Akraba, yakın 35/18
أَقْرَبُ isim 19 En yakın, daha yakın 56/85
مُقَرَّبٌ isim 8 Yaklaştırılmış 26/42
مَقْرَبَةٌ isim 1 Yakınlık, akrabalık 90/15
قُرْبَانٌ isim 3 Kurbanlık hayvan ve sair Allah’ın rızasına nail kılıcı şey 3/183

Toplam 96


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • قَرُبَ (a)
    • دَنَا > bak: د ن و
    • اِقْتَرَبَ > bu kök
  • قَرُبَ (b)
  • قَرَّبَ
  • اِقْتَرَبَ
  • قِرْبَةٌ
  • قُرْبَانٌ
  • قُرْبَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • قَرُبَ (a)
  • قَرُبَ (b)
    • تَعَسَّرَ > bak: ع س ر
    • تَعَرْقَلَ
    • صَعُبَ
  • قَرَّبَ
  • اِقْتَرَبَ
  • قُرْبَةٌ
    • مَهَانَةٌ > bak: م ه ن
    • وَضَاعَةٌ > bak: و ض ع
    • حَقَارَةٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kurb قُرْب Yakınlık. 
Kurbet قُرْبَة Yakınlık. Allah’a manevi yakınlığa sebeb olan ameli salih.
Kurbiyyet قُرْبِيَّة Yakınlık kazanmak. Yakınlık. 
Karîb قَرِيب Çok yakın. Yerce ve mekanca uzak olmayan. Yakın hısım.
Kurbân قُرْبَان Allah’ın rızasını kazanmaya sebep olan şey.
Akrab أَقْرَب En yakın, daha yakın.
Akrabâ’ أَقْرَبَاء Aralarında soyca, nesebce yakınlık olanlar. Yakınlar.
Kırba قِرْبَة Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara.
Makrebe مَقْرَبَة Yakınlık. Akrabalık.
Takrîb تَقْرِيب Yaklaştırma. Aşağı yukarı ve tahmin ile kat’i olmayan şey söyleme. Tahmin.Yaklaştırma. Aşağı yukarı ve tahmin ile kat’i olmayan şey söyleme. Tahmin. Takrîbî
Mukarreb مُقَرَّب Yakınlaşmış. Yakınlaştırılmış. Yakın. Mukarrebûn
Mukârebet مُقَارَبَة Akrabalık, yakınlık.
Takarrüb تَقَرُّب Yakınlaşmak. Yaklaşmak.
Tekârüb تَقَارُب Birbirine yaklaşma. Birbirine yakın gelme.
İktirâb اِقْتِرَاب Yaklaşma, yanaşma.
İstikrâb اِسْتِقْرَاب Yaklaştırma, yakınlaştırma. Akraba olma.
Müstakrib مُسْتَقْرِب Yaklaştırıcı, yaklaştıran.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

قَرَبَ : Fiil-I.

2:35وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَٰذِهِ الشَّجَرَةَ
Diyanet Meali:“Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın…”
2:187تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا
Diyanet Meali:Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın.
2:222وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطْهُرْنَ
Diyanet Meali:(Ay hâlinde kadınlardan uzak durun). Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın.
4:43يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلَاةَ وَأَنْتُمْ سُكَارَىٰ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sarhoş iken … namaza yaklaşmayın.
6:151وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ
Diyanet Meali:(Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. 
6:152وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ
Diyanet Meali:Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. 
7:19فَكُلَا مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَٰذِهِ الشَّجَرَةَ
Diyanet Meali:“Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın.”
9:28فَلَا يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَٰذَا
Diyanet Meali:(Allah’a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir). Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.
12:60فَإِنْ لَمْ تَأْتُونِي بِهِ فَلَا كَيْلَ لَكُمْ عِنْدِي وَلَا تَقْرَبُونِ
Diyanet Meali:“Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın.” *
17:32وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur. *
17:34وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ
Diyanet Meali:Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın.

قَرَّبَ : Fiil-II.

5:27وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ابْنَيْ آدَمَ بِالْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı…
19:52وَنَادَيْنَاهُ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا
Diyanet Meali:Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile gizlice konuşmak için kendimize yaklaştırdık. *
34:37وَمَا أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ عِنْدَنَا زُلْفَىٰ
Diyanet Meali:Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir!
39:3مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَىٰ
Diyanet Meali:“Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.”
51:27فَقَرَّبَهُ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
Diyanet Meali:Onu önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi. *

اِقْتَرَبَ : Fiil-VIII.

7:185وَأَنْ عَسَىٰ أَنْ يَكُونَ قَدِ اقْتَرَبَ أَجَلُهُمْ
Diyanet Meali:(Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama , Allah’ın yarattığı her şeye), ecellerinin yaklaşmış olabileceğine (hiç bakmadılar mı)?
21:1اِقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ مُعْرِضُونَ
Diyanet Meali:İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Hâlbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler. *
21:97وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ أَبْصَارُ الَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır.
54:1اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ
Diyanet Meali:Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. *
96:19كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ
Diyanet Meali:Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş. *

قُرْبَةٌ : İsim. Çoğulu: قُرُبَاتٌ

9:99أَلَا إِنَّهَا قُرْبَةٌ لَهُمْ سَيُدْخِلُهُمُ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah, onları rahmetine sokacaktır.

قُرُبَاتٌ : İsim. Çoğul. Tekili: قُرْبَةٌ

9:99وَيَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa (ve Peygamberin dualarını almağa) vesile sayarlar.

قَرِيبٌ : İsim.

4:77لَوْلَا أَخَّرْتَنَا إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ
Diyanet Meali:“Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!”
9:42لَوْ كَانَ عَرَضًا قَرِيبًا وَسَفَرًا قَاصِدًا لَاتَّبَعُوكَ
Diyanet Meali:Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı.
11:61فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُجِيبٌ
Diyanet Meali:“Öyle ise O’ndan bağışlanma dileyin; sonra da O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir.”
11:64وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ قَرِيبٌ
Diyanet Meali:“(Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah’ın dişi bir devesi. Bırakın onu, Allah’ın arzında yayılıp otlasın.) Ona kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap yakalar.”
14:44رَبَّنَا أَخِّرْنَا إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ نُجِبْ دَعْوَتَكَ وَنَتَّبِعِ الرُّسُلَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim.”
34:50وَإِنِ اهْتَدَيْتُ فَبِمَا يُوحِي إِلَيَّ رَبِّي إِنَّهُ سَمِيعٌ قَرِيبٌ
Diyanet Meali:“Eğer hidayete ermişsem, bu da Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, kuluna çok yakındır.”
34:51وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَأُخِذُوا مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ
Diyanet Meali:Sen onları, dehşetli bir korkuya kapılıp da kaçıp kurtulamayacakları ve yakın bir yerden yakalanacakları zaman bir görsen! *
42:17وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ السَّاعَةَ قَرِيبٌ
Diyanet Meali:Sen nereden bileceksin belki de o saat (kıyamet) yakındır.
48:18فَأَنْزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرِيبًا
Diyanet Meali:(Gönüllerinde olanı bilmiş), onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih … nasip etmiştir.
48:27فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا
Diyanet Meali:Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi.
50:41وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver. *
59:15كَمَثَلِ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَرِيبًا ذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ
Diyanet Meali:Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir’de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır.
61:13وَأُخْرَىٰ تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِنَ اللَّهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ
Diyanet Meali:Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke’nin fethi).
63:10رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip (iyilerden olsam)!”
78:40إِنَّا أَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا
Diyanet Meali:Şüphesiz biz sizi … yakın bir azaba karşı uyardık.
2:186وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ
Diyanet Meali:Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım.
2:214أَلَا إِنَّ نَصْرَ اللَّهِ قَرِيبٌ
Diyanet Meali:İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.
4:17إِنَّمَا التَّوْبَةُ عَلَى اللَّهِ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السُّوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ يَتُوبُونَ مِنْ قَرِيبٍ
Diyanet Meali:Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir.
7:56إِنَّ رَحْمَتَ اللَّهِ قَرِيبٌ مِنَ الْمُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.
11:81إِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُ أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍ
Diyanet Meali:“Onların azabla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?!”
13:31تُصِيبُهُمْ بِمَا صَنَعُوا قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِنْ دَارِهِمْ
Diyanet Meali:(Allah’ın sözü yerine gelinceye kadar, inkâr edenlere) yaptıkları işler sebebiyle (devamlı olarak), ya büyük bir felaket gelecek veya o felaket yurtlarının yakınına inecektir.
17:51وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هُوَ قُلْ عَسَىٰ أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا
Diyanet Meali:Ve “Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!”
21:109وَإِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ أَمْ بَعِيدٌ مَا تُوعَدُونَ
Diyanet Meali:“Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”
33:63وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ السَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا
Diyanet Meali:Ne bilirsin, belki de kıyamet yakında gerçekleşir.
70:7وَنَرَاهُ قَرِيبًا
Diyanet Meali:Biz ise onu yakın görüyoruz. *
72:25قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا
Diyanet Meali:De ki: “Sizin uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem.” *

قُرْبَى : İsim. 

2:83وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ
Diyanet Meali:“Anne babaya, yakınlara, yetimlere, (yoksullara) iyilik edeceksiniz…” (diye söz almıştık).
2:177وَآتَى الْمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينَ
Diyanet Meali:(İyilik), mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara … verenlerin … (tutum ve davranışlarıdır).
4:8وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُولُو الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُمْ مِنْهُ
Diyanet Meali:Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin.
4:36وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ
Diyanet Meali:Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara … iyilik edin.
4:36وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَىٰ وَالْجَارِ الْجُنُبِ
Diyanet Meali:Yakın komşuya, uzak komşuya…
5:106فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ
Diyanet Meali:Eğer şüphe ederseniz, (onları namazdan sonra alıkorsunuz da) Allah adına, “Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz.” diye yemin ederler.
6:152وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ
Diyanet Meali:(Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa âdil olun.
8:41فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ
Diyanet Meali:(Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin) beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, (yetimlere, yoksullara ve yolculara) aittir.
9:113مَا كَانَ لِلنَّبِيِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِي قُرْبَىٰ
Diyanet Meali:(Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra), -yakınları da olsalar- Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de mü’minlere.
16:90إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْإِحْسَانِ وَإِيتَاءِ ذِي الْقُرْبَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder.
17:26وَآتِ ذَا الْقُرْبَىٰ حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ
Diyanet Meali:Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver.
24:22وَلَا يَأْتَلِ أُولُو الْفَضْلِ مِنْكُمْ وَالسَّعَةِ أَنْ يُؤْتُوا أُولِي الْقُرْبَىٰ
Diyanet Meali:İçinizden varlık ve servet sahibi kimseler yakınlarına, (düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere kendi mallarından bir şey) vermeyeceklerine yemin etmesinler.
30:38فَآتِ ذَا الْقُرْبَىٰ حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيل
Diyanet Meali:Öyle ise akrabaya, yoksula, ve yolcuya hakkını ver.
35:18وَإِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَىٰ حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ
Diyanet Meali:Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa.
42:23قُلْ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَىٰ
Diyanet Meali:De ki: “Ben buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık sizden, akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum.”
59:7مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ
Diyanet Meali:Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, (yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara) aittir.

أَقْرَبُ : İsim. 

2:180الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ
Diyanet Meali:(Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır, mal bırakmışsa), anaya, babaya ve yakın akrabaya (meşru bir tarzda) vasiyette bulunması (size farz kılındı).
2:215قُلْ مَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba … içindir.”
2:237وَأَنْ تَعْفُوا أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ
Diyanet Meali:Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz takvaya (Allah’a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın.
3:167هُمْ لِلْكُفْرِ يَوْمَئِذٍ أَقْرَبُ مِنْهُمْ لِلْإِيمَانِ
Diyanet Meali:Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler.
4:7لِلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ
Diyanet Meali:Ana, baba ve akrabaların (miras olarak) bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır.
4:7وَلِلنِّسَاءِ نَصِيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ
Diyanet Meali:Ana, baba ve akrabaların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. 
4:11آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ لَا تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعًا
Diyanet Meali:Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz.
4:33وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِيَ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ
Diyanet Meali:(Erkek ve kadından) her biri için ana-babanın ve akrabanın bıraktıklarından (pay alan) varisler kıldık.
4:135وَلَوْ عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ أَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ
Diyanet Meali:Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, (Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun).
5:8اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ
Diyanet Meali:Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır.
5:82وَلَتَجِدَنَّ أَقْرَبَهُمْ مَوَدَّةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ
Diyanet Meali:Yine onların iman edenlere sevgi bakımından en yakınının da “Biz hıristiyanlarız” diyenler olduğunu mutlaka görürsün.
16:77وَمَا أَمْرُ السَّاعَةِ إِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ أَوْ هُوَ أَقْرَبُ
Diyanet Meali:Kıyamet’in kopması, bir göz kırpması gibi veya daha az bir zamandır.
17:57أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ إِلَىٰ رَبِّهِمُ الْوَسِيلَةَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ
Diyanet Meali:Onların yalvardıkları bu varlıklar, “hangimiz daha yakın olacağız” diye Rablerine vesile ararlar.
18:24وَقُلْ عَسَىٰ أَنْ يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَٰذَا رَشَدًا
Diyanet Meali:“Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır” de.
18:81فَأَرَدْنَا أَنْ يُبْدِلَهُمَا رَبُّهُمَا خَيْرًا مِنْهُ زَكَاةً وَأَقْرَبَ رُحْمًا
Diyanet Meali:“Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.” *
50:16وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Diyanet Meali:Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.
56:85وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلَٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ
Diyanet Meali:Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. *
22:13يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ
Diyanet Meali:Zararı faydasından daha yakın olana tapar.
26:214وَأَنْذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ
Diyanet Meali:(Önce) en yakın akrabanı uyar. *

مُقَرَّبُونَ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُقَرَّبٌ

3:45وَجِيهًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Diyanet Meali:“Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.”
7:114قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Diyanet Meali:Firavun, “Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi. *
26:42قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Diyanet Meali:Firavun, “Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız” dedi. *
56:11أُولَٰئِكَ الْمُقَرَّبُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir. *
56:88فَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Diyanet Meali:Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise…*
83:21يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ
Diyanet Meali:Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur. *
83:28عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ
Diyanet Meali:Bir pınar ki, Allah’a yakın olanlar ondan içerler. *
4:172لَنْ يَسْتَنْكِفَ الْمَسِيحُ أَنْ يَكُونَ عَبْدًا لِلَّهِ وَلَا الْمَلَائِكَةُ الْمُقَرَّبُونَ
Diyanet Meali:Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler.

مَقْرَبَةٌ : İsim. 

90:15يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ
Diyanet Meali:(Yahut şiddetli bir açlık gününde) kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, (yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır). *

قُرْبَانٌ : İsim. 

3:183إِنَّ اللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ
Diyanet Meali:“Allah, bize, (ateşin yiyeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti” (dediler).
5:27وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ابْنَيْ آدَمَ بِالْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı…
46:28فَلَوْلَا نَصَرَهُمُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ قُرْبَانًا آلِهَةً
Diyanet Meali:Allah’ı bırakıp O’na yakınlık sağlamaları için edindikleri ilâhlar kendilerine yardım etseydi ya!?