ح م د

KÖK HARFLER:  ح م د

ANLAM: 

حَمِدَ : Birini övmek, methetmek, takdir etmek; birinden iyi bir şekilde bahsetmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

حَمِدَ (geniş zamanlı يَحْمَدُ mastar ismi حَمْدٌ):

حَمِدَهُ عَلَى كَذَا : Onu övdü, methetti ya da takdir etti; böyle bir şey için ondan iyi bir şekilde bahsetti.

حَمِدَهُ : Onu mükafatlandırdı; ona hakkını verdi.

حَمِدَ şu sözcüğün zıttıdır: ذَمَّ ve şu sözcüğün bağlamının değiştirilmesi ile oluşturulmuştur: مَدَحَ ki şu anlama gelmektedir: kendi iradesiyle bir şey için onu övdü. 

حَمِدَ عَلَيْهِ : Ona kızgındı.

حَمَّدَ اللّٰهَ : Allah’a (c.c.) bolca ve durmadan hamdetti.

اَحْمَدَ : Övülmesi gereken ya da övülmeyi hak ettiği şeyi yaptı ya da söyledi.

اَحْمَدَ الشَّىْءُ : O şey övgüye değerdi ya da o hale geldi.

اَحْمَدَ الشَّىْءَ : O şeyi övgüye değer buldu.

اَحْمَدَهُ : Övgüyü hak ettiğini açık etti; onun eylemini onayladı ya da övdü.

حَمْدٌ : Övgü, methiye.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ : Övgüyü hak eden Alemlerin Rabbi olan Allah’tır (c.c.).

اَحْمَدُ : Çok öven biri. En çok hamd eden.

مُحَمَّدٌ : Çok veya durmadan övülen bir adam, Peygamberimiz (s.a.v); kendisine övgüye değer nitelikler bahşedilmiş olan bir adam.

مَحْمُودٌ : Övülen, takdir edilen bir kişi veya şey.

حَمِيدٌ : Övgüye değer; övülen, methedilen; hakkında iyi konuşulan; kendisinden takdirle bahsedilen, vb. Bir pekiştirme sıfatıdır.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
حَمِدَfiil-I1Sena etti, hamdetti3/188Meçhul Muzari: يُحْمَدُ
حَامِدٌisim1Sena eden, hamdeden9/112
مَحْمُودٌisim1Sena edilen, hamdedilen17/79
حَمْدٌisim43Hamd, sena, layıkıyla medh1/2
حَمِيدٌisim17Hamdedilen, çok sena edilen4/131
أَحْمَدُözel isim1En çok hamd eden61/6
مُحَمَّدٌözel isim4Övülmeye layık bir çok güzel hasletlere sahip47/2

Toplam68


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • حَمِدَ
    • (أَثْنَى (عَلَى > bak: ث ن ي
    • أَطْرَى > bak: ط ر و
    • (أَشَادَ (بِ > bak: ش ي د
    • شَكَرَ > bak: ش ك ر
    • (نَوَّهَ (بِ 
    • قَرَّظَ
    • مَدَحَ
  • حَمِيدٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • حَمِدَ
  • حَمِيدٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hamd حَمْد Medih, övmek.Cenab-ı Hakk’a karşı kulların memnuniyet ve sevinçlerini ve O’na hamd ve şükür ile medihlerini bildirmeleri, sena etmeleri.
Hâmid حَامِد 1: Cenab-ı Hakk’a hamd ü sena eden. Allah’a şükreden.  2: Alevi sönen ateş. 3:  Hz. Peygamber (s.a.s)’in lakaplarından.
Hamîd حَمِيد * Sena edilmeye, medhedilmeye elyak olan. 
Hammâd حَمَّاد Çok hamdeden, çok şükür ve dua eden.
Ahmed أَحْمَد 1: Çok, en çok övülmüş, methedilmiş. 2: Daha çok hamdeden. 3: Peygamberimizin isimlerinden birisi.
Mahmûd مَحْمُود 1: Hamd olunmuş, sena edilmiş, övülmeye değer. 2: Ebrehe’nin Kabe’yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. 3: Mahmut devrinde basılan altın para.
Mahmûde مَحْمُودَة Çit sarmaşığıgillerden, yaprakları ok ucu biçiminde, çiçekleri soluk sarı renkte, 50-100 cm boyunda, çok yıllık ve otsu bir bitki (Convolvulus scammonia).
Muhammed مُحَمَّد Pek çok tekrar tekrar övülmüş, medhedilmiş mealinde bir isim olup ilk olarak Peygamberimize (s.a.v.) verilmiştir. 
Hamdele حٓمْدَلَة “Elhamdülillah” demenin kısaca ismi. Bu sözün masdar haline getirilip kısaltılması.
Tahmîd تَحْمِيد Hamdetmek. Elhamdülillah demek. Medhetmek, övmek.
Mahmedet مَحْمَدَة İyi ve güzel huy. İyi haslet. Şükür, sena. Çoğul: Mahâmid

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

حَمِدَ : Fiil-I. Meçhul Muzari: يُحْمَدُ

3:188وَيُحِبُّونَ أَنْ يُحْمَدُوا بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا فَلَا تَحْسَبَنَّهُمْ بِمَفَازَةٍ مِنَ الْعَذَابِ
Diyanet Meali:(Ettiklerine sevinen) ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma.

حَامِدُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: حَامِدٌ

9:112التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدُونَ الْآمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللَّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele. *

مَحْمُودٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

17:79وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَكَ عَسَىٰ أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا
Diyanet Meali:Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın. *

حَمْدٌ : İsim.

1:2الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hamd , Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. *
2:30أَتَجْعَلُ فِيهَا مَنْ يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاءَ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ
Diyanet Meali:“Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih (ve takdis) ediyoruz.”
6:1الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ
Diyanet Meali:Hamd, gökleri ve yeri yaratan Allah’a mahsustur.
6:45فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. *
7:43وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَٰذَا
Diyanet Meali:“Hamd, bizi buna eriştiren Allah’a mahsustur.” derler.
10:10وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.
13:13وَيُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ وَالْمَلَائِكَةُ مِنْ خِيفَتِهِ
Diyanet Meali:Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler.
14:39الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ
Diyanet Meali:“Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur.”
15:98فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِنَ السَّاجِدِينَ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol. *
16:75هَلْ يَسْتَوُونَ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.
17:44وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ وَلَٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ
Diyanet Meali:Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız.
17:52يَوْمَ يَدْعُوكُمْ فَتَسْتَجِيبُونَ بِحَمْدِهِ وَتَظُنُّونَ إِنْ لَبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Allah’ın sizi (kabirlerinizden) çağıracağı, sizin de O’na hamd ederek emrine hemen uyacağınız ve (kabirlerinizde) pek az kaldığınızı sanacağınız günü hatırla!  *
17:111وَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ
Diyanet Meali:“Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan Allah’a mahsustur” de.
18:1الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَىٰ عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا
Diyanet Meali:Hamd, kuluna Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah’a mahsustur. *
20:130وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا
Diyanet Meali:Ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et.
23:28فَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:“Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah’a hamd olsun” de.
25:58وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ
Diyanet Meali:Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et.
27:15وَقَالَا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٍ مِنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlar, “Hamd, bizi mü’min kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a mahsustur” dediler.
27:59قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ وَسَلَامٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ الَّذِينَ اصْطَفَىٰ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. Selâm onun seçtiği kullarına.”
27:93وَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا
Diyanet Meali:De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız.”
28:70لَهُ الْحَمْدُ فِي الْأُولَىٰ وَالْآخِرَةِ وَلَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:Dünyada da ahirette de hamd O’na mahsustur. Hüküm yalnızca O’nundur. Kesinlikle O’na döndürüleceksiniz.
29:63قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Hamd Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar.
30:18وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
Diyanet Meali:Göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah’ı tespih edin. *
31:25قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Hamd, Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu bilmezler.
32:15خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ
Diyanet Meali:(Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman) secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler (inanırlar).
34:1الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur.
34:1وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الْآخِرَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
Diyanet Meali:Hamd ahirette de O’na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
35:1الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا
Diyanet Meali:Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri (ikişer, üçer, dörder kanatlı) elçiler yapan Allah’a mahsustur.
35:34وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ
Diyanet Meali:Şöyle derler: “Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur.”
37:182وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.  *
39:29هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Bu iki adamın durumu hiç, bir olur mu? Hamd Allah’a mahsustur. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.
39:74وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي صَدَقَنَا وَعْدَهُ وَأَوْرَثَنَا الْأَرْضَ
Diyanet Meali:Onlar şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi (cennetten dilediğimiz yere konmak üzere) bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur.”
39:75وَتَرَى الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün.
39:75وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir.
40:7الَّذِينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler.
40:55وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ
Diyanet Meali:Akşam sabah Rabbini hamd ederek tespih et!
40:65فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:O hâlde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak)  O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur.
42:5تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْ فَوْقِهِنَّ وَالْمَلَائِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Neredeyse gökler (O’nun azametinden) üstlerinden çatlayacaklar. Melekler ise, Rablerini hamd ile tespih ederler.
45:36فَلِلَّهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَرَبِّ الْأَرْضِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hamd, göklerin Rabbi ve yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. *
50:39وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ
Diyanet Meali:Güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et.
52:48وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
Diyanet Meali:Kalktığında Rabbini hamd ile tespih et.
64:1لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Mülk yalnızca O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
110:3فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
Diyanet Meali:Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir. *

حَمِيدٌ : İsim.

2:267وَلَسْتُمْ بِآخِذِيهِ إِلَّا أَنْ تُغْمِضُوا فِيهِ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ
Diyanet Meali:Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri (vermeye kalkışmayın) ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye lâyıktır.
4:131فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ غَنِيًّا حَمِيدًا
Diyanet Meali:(Bilin ki) göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, zengindir, övülmeye lâyıktır.
14:1لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَىٰ صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Diyanet Meali:(Bu Kur’an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık Allah’ın yoluna çıkarman için (sana indirdiğimiz bir kitaptır).
14:8وَقَالَ مُوسَىٰ إِنْ تَكْفُرُوا أَنْتُمْ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا فَإِنَّ اللَّهَ لَغَنِيٌّ حَمِيدٌ
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyık olandır.” *
22:24وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَىٰ صِرَاطِ الْحَمِيدِ
Diyanet Meali:Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir. *
22:64لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Şüphesiz ki Allah elbette zengindir, elbette övgüye lâyıktır. *
31:12وَمَنْ يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ
Diyanet Meali:Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.
31:26لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah, her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye lâyık olandır. *
34:6وَيَهْدِي إِلَىٰ صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Diyanet Meali:Ve onun, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık Allah’ın yoluna ilettiğini (görürler).
35:15يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنْتُمُ الْفُقَرَاءُ إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır. *
41:42لَا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهِ تَنْزِيلٌ مِنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ
Diyanet Meali:Ona ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O, hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. *
42:28وَهُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ وَهُوَ الْوَلِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, dost olandır, övülmeye lâyık olandır. *
57:24وَمَنْ يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:Kim yüz çevirirse bilsin ki şüphesiz Allah ganîdir, zengindir, övülmeye lâyıktır.
60:6وَمَنْ يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:Kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.
64:6فَكَفَرُوا وَتَوَلَّوْا وَاسْتَغْنَى اللَّهُ وَاللَّهُ غَنِيٌّ حَمِيدٌ
Diyanet Meali:Bu, … onların inkâr etmeleri ve yüz çevirmeleri sebebiyledir. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını göstermiştir. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyıktır.
85:8وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Diyanet Meali:Onlar mü’minlere ancak; mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. *
11:73رَحْمَتُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
Diyanet Meali:“Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir.”

أَحْمَدُ : Özel İsim.

61:6وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ
Diyanet Meali:“Ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği peygamberiyim)”

مُحَمَّدٌ : Özel İsim.

3:144وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ
Diyanet Meali:Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir.
33:40مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَٰكِنْ رَسُولَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlüdür.
47:2وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların (ise Allah günahlarını örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir).
48:29مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler.