ف ك ر

KÖK HARFLER: ف ك ر

ANLAM: 

فَكَرَ : Bir mesele üzerinde düşünmek, o şeyi düşünüp taşınmak, o şeyi fikren incelemek; o şeye dair kesin bir bilgi elde etmek için o şeyi iyice düşünmek; aklını o şey üzerinde çalıştırmak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
فَكَّرَ fiil-II 1 Düşündü, çokça düşündü 74/18
تَفَكَّرَ fiil-V 17 Tefekkür etti, düşündü 34/46

Toplam 18

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • فَكَّرَ
  • تَفَكَّرَ
  • مُفَكِّرَةٌ
  • فِكْرٌ
  • تَفَكُّرٌ
    • صَبْرٌ > bak: ص ب ر
    • أَنَاةٌ > bak: أ ن ي
    • تَبَصُّرٌ > bak: ب ص ر
    • رَوِيَّةٌ
    • هُدُوءٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • فَكَّرَ
    • أَعْرَضَ > bak: ع ر ض
    • أَهْمَلَ
  • تَفَكُّرٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Fikr (Fikir) فِكْر Düşünce. Fikrî
Efkâr أَفْكَار Düşünceler, fikirler.
Fikriyyât فِكْرِيَّات Fikir ve düşünce ile olan işler.
Fikret فِكْرَة 1: Düşünce, fikir. 2: Zihin, akı 3: Kuruntu. 4: Düşünme, tefekkür, teemmül, fikir, Düşünülen şey.
Mefkûre مَفْكُورَة Ülkü, ideal.
Tefkîr تَفْكِير Düşündürme veya düşündürülme.
Müfekkir مُفَكِّر Fikir yürüten. Düşünen. 
Müfekkire مُفَكِّرَة Düşünme gücü ve kuvveti.
Tefekkür تَفـكُّر Fikretmek. Düşünmek. Fikri harekete getirmek.
Mütefekkir مُتَفَكِّر Tefekkür eden, düşünür.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

فَكَّرَ :  Fiil-II. 

74:18 إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ
Diyanet Meali: Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. *

تَفَكَّرَ :   Fiil-V 

2:219 كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Allah, size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.
2:266 كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Allah, düşünesiniz diye size âyetlerini böyle açıklıyor.
3:191 الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللَّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali: Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler.
6:50 قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ أَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?”
7:176 فَاقْصُصِ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Şimdi onlara bu olayları anlat ki düşünsünler.
7:184 أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِهِمْ مِنْ جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ
Diyanet Meali: Onlar düşünmediler mi ki (çok iyi tanıdıkları, kendileriyle iç içe yaşamış olan) arkadaşlarında (Peygamber’de) delilikten eser yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır. *
10:24 كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.
13:3 إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.
16:11 إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Elbette bunda düşünen bir kavim için bir ibret vardır.
16:44 وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.
16:69 فِيهِ شِفَاءٌ لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: (Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar.) Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.
30:8 أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali: Onlar, kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi?
30:21 وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: (Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması) ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi (de O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir). Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
34:46 أَنْ تَقُومُوا لِلَّهِ مَثْنَىٰ وَفُرَادَىٰ ثُمَّ تَتَفَكَّرُوا
Diyanet Meali: (Ey Muhammed! De ki: “Ben size ancak bir tek şeyi), Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi (öğütlüyorum.)”
39:42 إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
45:13 إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.
59:21 وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali: İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.