ج ه د

KÖK HARFLER:  ج ه د

ANLAM: 

جَهَدَ : Çok çaba sarfetmek, didinmek; gücünü ya da marifetini ortaya koymak; canhıraş bir şekilde, sebat ederek çalışmak; böyle bir işte çok zahmete katlanmak; işini devam ettirmek için elinden gelenin en iyisini yapmak, bu nedenle de o şeyden yorulmak.

AÇIKLAMA:

Cehd ve cühd kelimeleri, “güçlük ve zorluk” anlamına gelir. 

İctihâd, gücünün tümünü kullanmak ve zorluğa katlanmak konusunda kendini zorlamaktır. 

Cihâd ve mücâhede ise, düşmana karşı savunma yaparken var gücünü kullanmaktır.

Mücâhede, hem el ile, hem de dil ile olur. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

جَهَدَ (geniş zamanlı يَجْهُدُ mastar isim جَهْدٌ) ve اِجْتَهَدَ (mastar isim اِجْتِهَادٌ) ve جَاهَدَ (mastar isim مُجَاهَدَةٌ):

جَهَدَ فِى الْاَمْرِ : Çok çaba sarfetti ya da didindi; gücünü ya da marifetini ortaya koydu; canhıraş ya da sebat ederek çalıştı; böyle bir işte çok zahmete katlandı; işini devam ettirmek için elinden gelenin en iyisini yaptı ya da tüm gücünü kullandı, bu nedenle de o şeyden yoruldu.

جَهَدَ بِالرَّجُلِ : Adamı inceledi.

جَهَدَهُ الْمَرَضُ : Hastalık ona acı verdi ya da onu güçsüzleştirdi ya da yordu.

جَهَدَ دَابَّتَهُ اَوْ اَجْهَدَهُ : Hayvanı yordu ya da yorgun düşürdü; elinden gelenin fazlasını yaparak hayvanı sırtladı.

جَهَدَ اللَّبَنَ : Tüm yağını çıkarabilmek için sütü yayıkta çalkaladı.

جَهَدَ الطَّعَامَ : Yiyeceği büyük bir şevkle arzuladı; ya da yiyeceğin büyük kısmını yedi ve ondan geriye bir şey bırakmadı.

اَجْهَدَ الْمَالَ : Malını dağıttı ve onu çarçur etti.

اَجْهَدَ الْحَقُّ : Gerçek ortaya çıktı.

اَجْهَدَ فِى الْاَمْرِ : İş hususunda dikkatliydi.

جَاهَدَ : Memnun olmadığı bir mevzuya karşı çıkmak için tüm gücünü ya da marifetini ortaya koydu.

جَاهَدَ الْعَدُوَّ : Onu defetmek için kendini sıkıntıya sokarak ya da tüm gücünü veya marifetini ortaya koyarak düşmanla savaştı ya da çarpıştı.

جَاهَدَ فِى سَبِيلِ اللّٰهِ : (mastar isim جِهَادٌ ve مُجَاهَدَةٌ): Allah (c.c.) yolunda savaştı, yani din uğruna.

جَهْدٌ ve جُهْدٌ : Güç; kudret; çaba veya enerji; zorluk; etkileyen hastalık; ıstırap; üzüntü; sıkıntı; emek; zahmet; ceht; gayret; az malı olan bir adamın zorlukla yaşayabileceği az miktarda erzak.

جَهْدُ الْبَلَاءِ : Aşırı zorluk veya sıkıntı hali.

بَذَلَ الْجَهَدَ veya بَلَغَ جَهْدَهُ : Elinden geleni yaptı.

مُجَاهِدٌ : Çok çalışan veya elinden geleni yapan kişi.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
جَاهَدَ fiil-III 27 Cihad etti 29/6
جَهْدٌ isim 5 Güç 5/53
جِهَادٌ isim 4 Cihad 22/78
جُهْدٌ isim 1 Vüs’at, takat, güç 9/79
مُجَاهِدٌ isim 4 Mücahid 4/95

Toplam 41

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • جَهَدَ
    • (جَدَّ (فِي > bak: ج د د
    • جَاهَدَ  > bu kök
    • اِجْتَهَدَ > bu kök
    • كَدَّ
  • جَاهَدَ
    • جَدَّ > bak: ج د د
    • دَأَبَ > bak: د أ ب
    • كَدَحَ > bak: ك د ح
    • كَدَّ
    • كَافَحَ
    • نَاضَلَ
  • اِجْتَهَدَ
    • كَدَحَ > bak: ك د ح
    • كَدَّ
    • وَاظَبَ
  • جُهْدٌ
  • مُجَاهِدٌ
    • مُنَافِعٌ > bak: ن ف ع
    • مُنَاضِلٌ
    • مُكَافِحٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • جَهَدَ
  • جَاهَدَ
    • تَكَاسَلَ > bak: ك س ل
    • تَهَاوَنَ > bak: ه و ن
    • تَوَانَى> bak: و ن ي
    • تَقَاعَسَ
  • اِجْتَهَدَ
    • تَكَاسَلَ > bak: ك س ل
    • تَقَاعَسَ
  • جُهْدٌ
  • مُجَاهِدٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Cehd جَهْد Fazla çalışma. Güç ve kuvvetini sarfetme. İnsanın nefsine hakim olması.
Cühd جُهْد Kuvvet, takat.
Câhid جَاهِد Cehdeden, elinden geldiği kadar çalışan.
Mechûd مَجْهُود Çalışmış uğraşmış, didinmiş, cehdetmiş.
Cihâd جِهَاد Din uğrunda düşmanla savaşma.
Mücâhede مُجَاهَدَة 1: Çalışma, gayret. 2: Allah yolunda savaşma.
Mücâhid مُجَاهِد 1: Cihad eden, din düşmanlarıyla savaşan. 2: Savaşan, uğraşan, savaşçı. 3: Gayret eden, çok çalışan. 
İchâd إِجْهَاد Eziyet çekme, elem ve sıkıntıya maruz bırakılma.
Tecâhüd تَجَاهُد Kuvvetini sarfedip uğraşmak. Çalışmak.
İctihâd اِجْتِهَاد Bilimsel görüş, inanç.
Müctehid مُجْتَهِد İctihad eden, gücü yettiği kadar çalışan. Ayet ve hadislerden şer’i hükümler çıkaran din alimi. 
Müctehed مُجْتَهَد İçtihad olunmuş.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

جَاهَدَ : Fiil-III. 

2:218 وَالَّذِينَ هَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللَّهِ
Diyanet Meali: Hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; şüphesiz bunlar Allah’ın rahmetini umarlar. 
3:142 أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali: “Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” *
5:35 اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُوا فِي سَبِيلِهِ
Diyanet Meali: Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin…
5:54 يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ
Diyanet Meali: Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. 
8:72 إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا أُولَٰئِكَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ
Diyanet Meali: İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. 
8:74 وَالَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا
Diyanet Meali: İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. 
8:75 وَالَّذِينَ آمَنُوا مِنْ بَعْدُ وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا مَعَكُمْ فَأُولَٰئِكَ مِنْكُمْ
Diyanet Meali: Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad edenlere gelince, işte onlar da sizdendir. 
9:16 أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تُتْرَكُوا وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ
Diyanet Meali: Yoksa; Allah içinizden cihad edenleri ayırt etmeden bırakılacağınızı mı sandınız? 
9:19 أَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَ الْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَجَاهَدَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ın bakım ve onarımını, Allah’a ve âhiret gününe iman edip Allah yolunda cihad eden kimse(lerin amelleri) gibi mi tuttunuz? 
9:20 الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ أَعْظَمُ دَرَجَةً عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali: İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. 
9:41 انْفِرُوا خِفَافًا وَثِقَالًا وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. 
9:44 لَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ أَنْ يُجَاهِدُوا
Diyanet Meali: Allah’a ve âhiret gününe iman edenler, (mallarıyla ve canlarıyla) cihad etmekten geri kalmak için senden izin istemezler. 
9:73 يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali: Ey peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı çetin ol. 
9:81 فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلَافَ رَسُولِ اللَّهِ وَكَرِهُوا أَنْ يُجَاهِدُوا
Diyanet Meali: Allah’ın Resûlüne karşı gelerek (sefere çıkmayıp) geri bırakılanlar, oturup kalmalarına sevindiler. (Allah yolunda mallarıyla canlarıyla) cihad etmek hoşlarına gitmedi…
9:86 وَإِذَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ أَنْ آمِنُوا بِاللَّهِ وَجَاهِدُوا مَعَ رَسُولِهِ اسْتَأْذَنَكَ أُولُو الطَّوْلِ مِنْهُمْ
Diyanet Meali: “Allah’a iman edin ve Resûlü ile birlikte cihat edin” diye bir sûre indirildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler.
9:88 لَٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali: Fakat peygamber ve beraberindeki mü’minler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. 
16:110 ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ هَاجَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا فُتِنُوا ثُمَّ جَاهَدُوا وَصَبَرُوا إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali: Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. *
22:78 وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ
Diyanet Meali: Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. 
25:52 فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُمْ بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا
Diyanet Meali: Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver. *
29:6 وَمَنْ جَاهَدَ فَإِنَّمَا يُجَاهِدُ لِنَفْسِهِ إِنَّ اللَّهَ لَغَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali: Her kim cihad ederse, ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlere muhtaç değildir. *
29:6 وَمَنْ جَاهَدَ فَإِنَّمَا يُجَاهِدُ لِنَفْسِهِ إِنَّ اللَّهَ لَغَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali: Her kim cihad ederse, ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlere muhtaç değildir. *
29:8 وَإِنْ جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا
Diyanet Meali: Şâyet onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. 
29:69 وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا
Diyanet Meali: Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. 
31:15 وَإِنْ جَاهَدَاكَ عَلَىٰ أَنْ تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا
Diyanet Meali: Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. 
49:15 الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ
Diyanet Meali: İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, (Allah yolunda) mallarıyla (ve canlarıyla) cihad edenlerdir.
61:11 تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Allah’a ve peygamberine inanır, (mallarınızla ve canlarınızla) Allah yolunda cihat edersiniz. 
66:9 يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali: Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. 

جَهْدٌ : İsim. Masdar.

5:53 وَيَقُولُ الَّذِينَ آمَنُوا أَهَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ أَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ إِنَّهُمْ لَمَعَكُمْ
Diyanet Meali: (O zaman) iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah’a yemin edenler şunlar mı?” 
6:109 وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَاءَتْهُمْ آيَةٌ لَيُؤْمِنُنَّ بِهَا
Diyanet Meali: Eğer kendilerine (başka) bir mucize gelirse, mutlaka ona inanacaklarına dair en güçlü yeminleriyle Allah’a yemin ettiler. 
16:38 وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَا يَبْعَثُ اللَّهُ مَنْ يَمُوتُ
Diyanet Meali: Onlar, “Allah, ölen bir kimseyi diriltmez” diye var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. 
24:53 وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ أَمَرْتَهُمْ لَيَخْرُجُنَّ
Diyanet Meali: Münâfıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. 
35:42 وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَاءَهُمْ نَذِيرٌ لَيَكُونُنَّ أَهْدَىٰ مِنْ إِحْدَى الْأُمَمِ
Diyanet Meali: Müşrikler, eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerden herhangi birinden daha çok doğru yol üzere olacaklarına dair en güçlü şekilde Allah’a yemin etmişlerdi. 

جِهَادٌ : İsim.

9:24 قُلْ إِنْ كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُوا
Diyanet Meali: De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! 
22:78 وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ
Diyanet Meali: Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. 
25:52 فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُمْ بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا
Diyanet Meali: Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver. *
60:1 إِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاءَ مَرْضَاتِي
Diyanet Meali: Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). 

جُهْدٌ : İsim.

9:79 وَالَّذِينَ لَا يَجِدُونَ إِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْ سَخِرَ اللَّهُ مِنْهُمْ
Diyanet Meali: (Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü’minlerle), güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir. 

مُجَاهِدُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Mufâale Bâbı (III. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُجَاهِدٌ

4:95 لَا يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda (mallarıyla, canlarıyla) cihad edenler eşit olamazlar. 
4:95 فَضَّلَ اللَّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً
Diyanet Meali: Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır.
4:95 وَفَضَّلَ اللَّهُ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
Diyanet Meali: Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. 
47:31 وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتَّىٰ نَعْلَمَ الْمُجَاهِدِينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِرِينَ وَنَبْلُوَ أَخْبَارَكُمْ
Diyanet Meali: Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz. *