ب ط ل

KÖK HARFLER:  ب ط ل

ANLAM: 

بَطَلَ: Yanlış, kurmaca, geçersiz, bozulmuş, boş, gerçekdışı, faydasız, etkisiz, değersiz, hükümsüz, önemsiz olmak. Hiçbir işe yaramamak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

بَطَلَ (geniş zamanlı يَبْطُلُ mastar isim بُطْلَانٌ: anlamları: (1) Yanlış, kurmaca, geçersiz, bozulmuş, boş, gerçekdışı, hiçlik, faydasız, etkisiz, değersiz, hükümsüz, önemsizdi veya öyle oldu; (2) önemsiz, yok olan veya kayıp bir şey olarak hiçbir işe yaramadı (bir beyan veya belge için kullanılır).

بَطَلَ دَمُهُ : Kanı boşa aktı, öcü veya intikamı alınmadı.

بَطَلَ فِى حَدِيثِهِ veya بَطِلَ : Şaka yaptı veya tezinde ve söylemlerinde ciddi ya da samimi değildi.

بَطُلَ (geniş zamanlı يَبْطُلُ): Savaşta ve dövüşte yiğit ve cesurdu ya da öyle oldu.

اَبْطَلَ : Doğruyu söylemedi; yalan beyanda bulundu.

اَبْطَلَهُ : anlamları: (1) Onun yanlış, boş, değersiz, faydasız, anlamsız, etkisiz, önemsiz olduğunu kanıtladı veya açıkladı; (2) ister doğru ister yanlış olsun, onu boşa çıkardı, geçersiz kıldı; önemsiz bir şey olarak onu ziyan etti.

اَبْطَلَ شَهَادَتَهُ : Beyanını geçersiz kıldı; onu ispat etti veya açıkladı.

اَبْطَلَ الرَّجُلُ : Adam şaka yaptı.

بَاطِلٌ (çoğul hali اَبَاطِيلُ ) : Batıl, yanlış, sahte, faydasız, boş, manasız, değersiz, etkisiz, geçersiz, asılsız; önemsiz şey; yok olan veya kaybolan şey. Büyücü; iblis. 

قَدْ قُلْتَ بَاطِلًا : Sen yalan söyledin, bu yalan: gerçekdışı olan (batıl); faydasız eylem, hareket veya mesele; çok Tanrıya inanış; oyunda veya sporda kazançsız hareket etmek.

مُبْطِلٌ (İsmi fail): Yanlış olan bir şey söyleyen; sözü yalanlarla abartan; yanlış veya faydasız işler yapan veya söyleyen kişidir.

بَطَلٌ : Cesur veya yiğit erkek; kahraman; hısımlarının kanı yerde kalan (öç alınamayan) kişi.

بَطَّالٌ : Büyük bir yalancı.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet
بَطَلَ fiil-I 1 Boşa gitti, zayi oldu 7/118
أَبْطَلَ fiil-IV 4 Boşa çıkardı, zayi etti 8/8
بَاطِلٌ isim 26 Asılsız, batıl, faydasız, boş şey 8/8
مُبْطِلٌ isim 5 Batılı iddia eden 7/173

Toplam: 36

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • بَطَلٌ
    • بَاسِلٌ > bak: ب س ل
    • مِقْدَامٌ > bak: ق د م
    • مِغْوَارٌ > bak: غ و ر
    • جَرِيءٌ
    • شُجَاعٌ
    • كَمِيٌّ
  • بُطْلٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Bâtıl بَاطِل Hakikatsiz, hurafe. Hak ve doğru olmayan. Yalan.
Batal بَطَل *Yiğit. Kahraman. Çoğul: Ebtâl
Bütûl بُطُول Batıl olmak.
Batâlet بَطَالَة Boş şeyler söylemek. Bahadırlık. Cesurluk. Cesaret.
Butlân بُطْلَان Haksızlık. Batıl olma.
Battâl بَطَّال 1: İşe yaramaz, kullanılmaz. İşsiz. 2: En ve boyca alışılmış olandan büyük. İri.
İbtâl إِبْطَال Battal etmek. Çürütmek. Hükümsüz bırakmak.
Mubtıl مُبْطِل İbtal eden.
İbtâliyyât إِبْطَالِيَّات İşe yaramayan, boş sözler.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

بَطَلَ : Fiil-I.

7:118 فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali: Böylece hak yerini buldu ve onların yapmış oldukları şeylerin hepsi boşa çıktı.*

أَبْطَلَ : Fiil-IV. 

2:264 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْأَذَىٰ
Diyanet Meali: Ey iman edenler! Sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.
8:8 لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ
Diyanet Meali: Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.*
10:81 قَالَ مُوسَىٰ مَا جِئْتُمْ بِهِ السِّحْرُ إِنَّ اللَّهَ سَيُبْطِلُهُ
Diyanet Meali: Mûsâ dedi ki: “Sizin bu yaptığınız sihirdir. Allah, onu elbette boşa çıkaracaktır.”
47:33 أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَكُمْ
Diyanet Meali: Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.

بَاطِلٌ : İsim. İsm-i Fâil.

2:42 وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali: Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.
2:188 وَلَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ
Diyanet Meali: Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. 
3:71 يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَلْبِسُونَ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُونَ الْحَقَّ
Diyanet Meali: Ey Kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve gerçeği gizliyorsunuz?
3:191 رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali: “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru.”
4:29 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ
Diyanet Meali: Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin.
4:161 وَأَكْلِهِمْ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ
Diyanet Meali: İnsanların mallarını haksız yere yemeleri… 
7:139 إِنَّ هَٰؤُلَاءِ مُتَبَّرٌ مَا هُمْ فِيهِ وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali: Şüphesiz bunların (din diye) içinde bulundukları şey yok olmaya mahkûmdur. Yapmakta olduklarının hepsi batıldır.”*
8:8 لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ
Diyanet Meali: Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.*
9:34 إِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْأَحْبَارِ وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ
Diyanet Meali: Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar.
11:16 وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا فِيهَا وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali: (Dünyada) yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmakta oldukları da boş şeylerdir.
13:17 كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ اللَّهُ الْحَقَّ وَالْبَاطِلَ
Diyanet Meali: İşte Allah, hak ile batıla böyle misal getirir. 
16:72 أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللَّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ
Diyanet Meali: Öyleyken onlar batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
17:81 وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ
Diyanet Meali: De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu.”
17:81 إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا
Diyanet Meali: “Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”
18:56 وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ
Diyanet Meali: İnkâr edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler.
21:18 بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ
Diyanet Meali: Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş.
22:62 ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ هُوَ الْبَاطِلُ
Diyanet Meali: Bu böyle. Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. O’nu bırakıp da taptıkları ise batılın ta kendisidir.
29:52 وَالَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Diyanet Meali: Batıla inanıp Allah’ı inkâr edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır.
29:67 أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَةِ اللَّهِ يَكْفُرُونَ
Diyanet Meali: Onlar hâlâ batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
31:30 ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُ
Diyanet Meali: Bu böyledir. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir, onu bırakıp da taptıkları ise batıldır.
34:49 قُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَمَا يُبْدِئُ الْبَاطِلُ وَمَا يُعِيدُ
Diyanet Meali: De ki: “Hak geldi. Artık batıl yeni bir şey ortaya çıkaramaz, eskiyi de geri getiremez.”*
38:27 وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا
Diyanet Meali: Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık.
40:5 وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ فَأَخَذْتُهُمْ
Diyanet Meali: Hakkı yok etmek için batıl şeyler ileri sürerek tartışmışlardı. Bu yüzden onları kıskıvrak yakaladım.
41:42 لَا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهِ
Diyanet Meali: Ona ne önünden ne de ardından batıl gelemez. 
42:24 وَيَمْحُ اللَّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ
Diyanet Meali: Allah batılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir.
47:3 ذَٰلِكَ بِأَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ
Diyanet Meali: Bu, inkâr edenlerin batıla uymalarından dolayıdır.

مُبْطِلُونَ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُبْطِلٌ

7:173 وَكُنَّا ذُرِّيَّةً مِنْ بَعْدِهِمْ أَفَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ الْمُبْطِلُونَ
Diyanet Meali: “Biz onlardan sonra gelen bir nesiliz. Şimdi batılcıların işlediği yüzünden bizi helâk mı edeceksin?”
29:48 وَلَا تَخُطُّهُ بِيَمِينِكَ إِذًا لَارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ
Diyanet Meali: Onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi.
30:58 وَلَئِنْ جِئْتَهُمْ بِآيَةٍ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا مُبْطِلُونَ
Diyanet Meali: Andolsun, eğer sen onlara bir âyet getirsen, inkâr edenler mutlaka, “Siz ancak asılsız şeyler uyduranlarsınız” derler.
40:78 فَإِذَا جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ
Diyanet Meali: Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar.
45:27 وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ
Diyanet Meali: Kıyamet kopacağı gün, işte o gün batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır.