ع و د

KÖK HARFLER: ع و د

ANLAM: 

عَادَ : Geri dönmek, bir şeyden yüz çevirdikten sonra o şeye geri dönmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
عَادَ fiil-I 18 Döndü 36/39
أَعَادَ fiil-IV 18 Döndürdü, iade etti 85/13
عَادٌ özel isim 24 Ad (kavmi) 7/65
عَائِدٌ isim 1 Dönen 44/15
عِيدٌ isim 1 Bayram 5/114
مَعَادٌ isim 1 Dönüş 28/85

Toplam 63

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • عَادَ
  • أَعَادَ
  • اِعْتَادَ
    • أَلِفَ > bak: أ ل ف
    • إِرْتَادَ > bak: ر و د
    • (اِعْتَمَدَ (عَلَى > bak: ع م د
    • (تَعَلَّقَ (بِ > bak: ع ل ق
    • (اِرْتَكَنَ (عَلَى > bak: ر ك ن
    • اِرْتَهَنَ > bak: ر ه ن
    • اِتَّكَلَ > bak: و ك ل
    • (رَكَنَ (إِلَى > bak: ر ك ن
    • تَعَوَّدَ > bu kök
  • تَعَوَّدَ
    • أَلِفَ > bak: أ ل ف
    • (رَكَنَ (إِلَى > bak: ر ك ن
    • اِعْتَادَ > bu kök
    • وَاظَبَ
  • عِيدٌ
    • اِحْتِفَالٌ
    • طَقْسٌ
    • مَرَاسِمٌ
    • مِهْرَجَانٌ
  • عُودٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • عَادَ
  • أَعَادَ
    • اِسْتَرْجَعَ > bak: ر ج ع
    • اِسْتَحْصَلَ > bak: ح ص ل
    • اِسْتَرَدَّ > bak: ر د د
    • اِسْتَعَادَ > bu kök
  • تَعَوَّدَ
    • اِسْتَغْرَبَ > bak: غ ر ب
    • زَهَدَ > bak: ز ه د
    • اِنْدَهَشَ
    • عَافَ

AÇIKLAMA:

SÜNNET ile ‘ÂDET kelimeleri arasındaki fark

( س ن نع و د )

‘Âdet, “insanın kendisinden önceki bir uygulamayı sürdürmesi”dir. Sünnet ise, “daha önce geçmiş olan bir örneğe göre hareket etmek”tir. (Farklar Sözlüğü 332) Bknz: ( س ن ن )

‘ÂDET ile DE’B kelimeleri arasındaki fark

( ع و دد أ ب )

‘Âdet, ihtiyârî ve zorunlu olmak üzere ikiye ayrılır. İhtiyârî ‘âdet, “şarab içmek vb gibi insanın sıklıkla yaptığı ve alışkanlık haline getirdiği, terk etmekte zorlandığı alışkanlık”tır. Zorunlu ‘âdet ise, “beden ve ruhun ayakta kalması ve yaşayabilmesi için yemek yemek, su içmek vs gibi alışkanlıklar”dır. De’b ise, ancak tercihe bağlı olabilir. Nitekim hayatta kalmak amacı ile yemek yiyip su içenlerin bu alışkanlıkları de’b diye isimlendirilmez.  (Farklar Sözlüğü 332) Bknz: ( د أ ب )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Âdet عَادَة Usul, görenek, alışılmış davranış. Huy, tabiat.  Ale’l-âde, fevka’l-âde hariku’l-âde
Âid عَائِد Geri gelen, dönen. Raci. 
Âidât عَائِدَات Gelirler, kazançlar.
Âidiyyet عَائِدِيَّة Alakalılık, ilgililik.
Avdet عَوْدَة Dönüş. Avdet etmek
Âdî عَادِيّ Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan.
İyd عِيد Bayram.
Maâd (Meâd) مَعَاد Ahiret. Dönülüp gidilecek yer.
Muâyede مُعَايَدَة Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama.
Mûtad  مُعْتَاد Alışılmış; âdet olunmuş; normal.
İâde إِعَادَة Geri verme. İâdeten
Taavvüd تَعَوُّد Geri dönmek.
İtiyâd  اِعْتِيَاد Alışkanlık. Huy. Adet. Adet edinmek.
İstiâde اِسْتِعَادَة Bir şeyin iade edilip geri gönderilmesini isteme.
Adeta عَادَتاً Adet olduğu üzere, her vakitki gibi, alelade. Bayağı surette, adi bir suretle. Düpedüz.

Adeta kelimesi, “alışkanlık üzere, ber mutad” anlamındaki âdeten (عادتاً) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime “alışkanlık, itiyat”  anlamındaki âdet (عادة) kelimesinin zarf halidir. (Nişanyan Sözlük) 

Bermutat kelimesi, “alışılmış, adet olmuş” anlamındaki mu’tad (معتاد) kelimesine Farsça “ber-” önekinin getirilmesi ile türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

عَادَ : Fiil-I.

2:275وَمَنْ عَادَ فَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.
5:95وَمَنْ عَادَ فَيَنْتَقِمُ اللَّهُ مِنْهُ وَاللَّهُ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ
Diyanet Meali:Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.
6:28وَلَوْ رُدُّوا لَعَادُوا لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Eğer çevrilselerdi, elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar.
7:29وَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ كَمَا بَدَأَكُمْ تَعُودُونَ
Diyanet Meali:“Dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.”
7:88أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا
Diyanet Meali:“(Ey Şu’ayb! Andolsun), ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz (ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden çıkarırız).”
7:89قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُمْ
Diyanet Meali:“(Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra) eğer ona dönersek mutlaka Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz.”
7:89وَمَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَعُودَ فِيهَا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّنَا
Diyanet Meali:“Rabbimiz Allah’ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir.”
8:19وَإِنْ تَعُودُوا نَعُدْ وَلَنْ تُغْنِيَ عَنْكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ
Diyanet Meali:Eğer dönerseniz biz de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez.
8:19وَإِنْ تَعُودُوا نَعُدْ وَلَنْ تُغْنِيَ عَنْكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ
Diyanet Meali:Eğer dönerseniz biz de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez.
8:38وَإِنْ يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Eğer (düşmanlık ve savaşa) dönerlerse, öncekilere uygulanan ilâhî kanun devam etmiş olacaktır.
14:13لَنُخْرِجَنَّكُمْ مِنْ أَرْضِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا
Diyanet Meali:“Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz.”
17:8وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا
Diyanet Meali:Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır.
17:8وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا
Diyanet Meali:Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır.
23:107رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer (tekrar günaha) dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz.” *
24:17يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَدًا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor. *
36:39وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
Diyanet Meali:Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. *
58:3ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَتَمَاسَّا
Diyanet Meali:(Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp) sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler.
58:8أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوَىٰ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ
Diyanet Meali:Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen (ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları) görmedin mi?

أَعَادَ : Fiil-IV.

10:4إِنَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ
Diyanet Meali:Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, (sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için) onu (yaratmayı) tekrar eder.
10:34قُلْ هَلْ مِنْ شُرَكَائِكُمْ مَنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ
Diyanet Meali:De ki: “Allah’a koştuğunuz ortaklarınızdan, başlangıçta yaratmayı yapacak, sonra onu tekrarlayacak kimse var mı?”
10:34قُلِ اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. O hâlde, nasıl oluyor da (haktan) çevriliyorsunuz?”
17:51فَسَيَقُولُونَ مَنْ يُعِيدُنَا قُلِ الَّذِي فَطَرَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ
Diyanet Meali:Diyecekler ki: “Peki bizi hayata tekrar kim döndürecek?” De ki: “Sizi ilk defa yaratan.”
17:69أَمْ أَمِنْتُمْ أَنْ يُعِيدَكُمْ فِيهِ تَارَةً أُخْرَىٰ
Diyanet Meali:Yahut sizi tekrar denize döndürüp (üstünüze, kasıp kavuran bir fırtına yollayarak nankörlüğünüz sebebiyle sizi boğmasından, sonra da bize karşı kendiniz için arka çıkacak bir yardımcı bulamama durumundan) güvende misiniz?
18:20إِنَّهُمْ إِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِي مِلَّتِهِمْ
Diyanet Meali:“Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler.”
20:21قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى
Diyanet Meali:Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.” *
20:55مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَىٰ
Diyanet Meali:(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız. *
21:104كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُعِيدُهُ
Diyanet Meali:Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, onu yine yapacağız.
22:22كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا
Diyanet Meali:Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler.
27:64أَمَّنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَمَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:Yoksa, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı?
29:19أَوَلَمْ يَرَوْا كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ
Diyanet Meali:Onlar, Allah’ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığını, sonra onu nasıl tekrarladığını görmüyorlar mı?
30:11اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. Sonra da yalnız O’na döndürüleceksiniz. *
30:27وَهُوَ الَّذِي يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O’na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. 
32:20كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا أُعِيدُوا فِيهَا
Diyanet Meali:Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler.
34:49قُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَمَا يُبْدِئُ الْبَاطِلُ وَمَا يُعِيدُ
Diyanet Meali:De ki: “Hak geldi. Artık batıl yeni bir şey ortaya çıkaramaz, eskiyi de geri getiremez.” *
71:18ثُمَّ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْرِجُكُمْ إِخْرَاجًا
Diyanet Meali:Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.’ *
85:13إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
Diyanet Meali:Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar. *

عَادٌ : Özel İsim.

7:65وَإِلَىٰ عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ
Diyanet Meali:Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u peygamber olarak gönderdik. Onlara, “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin.” dedi.
7:74وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:“Hatırlayın ki Allah Âd kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryüzünde yerleştirdi.”
9:70أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ
Diyanet Meali:Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin … haberleri ulaşmadı mı?
11:50وَإِلَىٰ عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ
Diyanet Meali:Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u gönderdik. Hûd, şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin.”
11:59وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ
Diyanet Meali:İşte Âd kavmi! Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler. O’nun peygamberlerine karşı geldiler.
11:60أَلَا إِنَّ عَادًا كَفَرُوا رَبَّهُمْ أَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ
Diyanet Meali:Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı.
11:60أَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ
Diyanet Meali:(Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı.
14:9أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ
Diyanet Meali:Sizden önceki Nûh, Âd, ve Semûd kavimlerinin … haberi size gelmedi mi?
22:42وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. *
25:38وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَٰلِكَ كَثِيرًا
Diyanet Meali:Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını  ve bunların arasında pek çok nesilleri de helâk ettik. *
26:123كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Âd kavmi de peygamberleri yalanladı. *
29:38وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ
Diyanet Meali:Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur.
38:12كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
Diyanet Meali:Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun … da Peygamberleri yalanlamışlardı. *
40:31مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ
Diyanet Meali:Nuh milletinin, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumu gibi…
41:13فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنْذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse, onlara de ki: “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım.” *
41:15فَأَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ
Diyanet Meali:Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamıştı.
46:21وَاذْكُرْ أَخَا عَادٍ إِذْ أَنْذَرَ قَوْمَهُ بِالْأَحْقَافِ
Diyanet Meali:Âd kavminin kardeşini (Hûd’u) hatırla. Hani Ahkâf’taki kavmini uyarmıştı.
50:13وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَانُ لُوطٍ
Diyanet Meali:Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri…*
51:41وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ
Diyanet Meali:Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine köklerini kesen rüzgârı göndermiştik. *
53:50وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَىٰ
Diyanet Meali:Ve şüphesiz ki önceki Âd kavmini O helâk etti. *
54:18كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Diyanet Meali:Âd kavmi de (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış! *
69:4كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
Diyanet Meali:Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (Kıyameti) yalanladılar. *
69:6وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ
Diyanet Meali:Âd kavmine gelince, onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgârla helâk edildi. *
89:6أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, ne yaptığını görmedin mi? *

عَائِدُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: عَائِدٌ

44:15إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا إِنَّكُمْ عَائِدُونَ
Diyanet Meali:Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz. *

عِيدٌ : İsim. 

5:114تَكُونُ لَنَا عِيدًا لِأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِنْكَ
Diyanet Meali:“(Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki); önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun.”

مَعَادٌ : İsim. 

28:85إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لَرَادُّكَ إِلَىٰ مَعَادٍ
Diyanet Meali:Kur’an’ı sana farz kılan Allah, şüphesiz seni dönülecek bir yere döndürecektir.